28 Eylül 2012 Cuma

Kralın Eşleri


Facebook'ta gezinirken gördüğüm bir hikayeyi paylaşmak istedim:

Bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralın dört eşi varmış.
Kral en çok dördüncü eşini sever, bir dediğini iki etmez, her şeyin en güzelini, en iyisini ona verirmiş.
Kral üçüncü eşini de çok severmiş. Bu güzelliğin bir gün ken
disini terk edebileceğinden korktuğu için, onu çok kıskanır,üzerine titrermiş.
Kral ikinci eşini de severmiş. Kendisine karşı her zaman iyi ve sabırlı davranan eşi, ne zaman bir derdi olsa daima onun yanında bulunur, sorunun çözümünde ona destek verirmiş.
Kraliçe olan birinci eşiymiş kralın. Onu en çok seven, karşılık beklemeden seven,sağlığına ve hükümranlığına en büyük katkıyı sağlayan bu eşi olmasına rağmen, kral bu eşini hiç sevmez ve onunla hiç ilgilenmezmiş.

Bir gün kral ölümcül bir hastalığa yakalanmış.
Yakında öleceğini anladığı ve öldükten sonra yalnız kalmaktan çok korktuğu için, eşlerinden hangisinin ölüm yalnızlığını kendisi ile paylaşmak isteyebileceğini öğrenmek istemiş.

En çok sevdiği dördüncü eşine, "Ölüm yolculuğunda bana eşlik etmek ister misin?" diye
sorduğunda, aldığı yanıt kalbine bir bıçak gibi saplanan, kısa ve net, "Mümkün değil!" olmuş.

"Hayatim boyunca seni sevdim, sen benimle birlikte ölmeyi kabul eder misin?" sorusunu üçüncü eşi, "Hayır, hayat çok güzel. Sen ölünce ben yeniden evleneceğim." diye yanıtlamış ve kral bir kez daha yıkılmış.

"Her sorunumda, her zaman yanımda olan, bana yardim eden sendin. Bu sorunumda da bana yardımcı olur musun?" sorusuna karşı, ikinci esinden, "Bu sorunun için bir şey yapamam. Olsa olsa sana mezarına kadar eşlik eder, güzel bir cenaze töreni yaptırır ve yasını tutarım." karşılığını almış.

Büyük bir hayal kırıklığı yaşamakta olan kral birinci eşinin sesiyle irkilmiş:
"Nereye gidersen git, seninle olurum, seni takip ederim."

"Ah!" diye inlemiş kral; "Keşke bir şansım daha olsaydı..."
==========================================
Aslında gerçek Yaşamda hepimiz dört eşliyiz...

Dördüncü eşimiz "vücudumuz"! Onun güzel görünmesi için ne kadar zaman, kaynak ve çaba harcarsak harcayalım, öldüğümüzde bizi terk edecektir.

Üçüncü eşimiz "sahip olduğumuz servet ve statümüz"! Ölür ölmez başkalarına yar olacaktır.

İkinci eşimiz "ailemiz ve dostlarımız"! Tüm sorunlarımızı paylaştığımız bu kişilerin en son yapabilecekleri şey, bu dünyadan gözleri yaşlı bizi uğurlamak olacaktır.

ve birinci eş 'ruhumuz' !...

27 Eylül 2012 Perşembe

"Neden bazı çocuklar büyüyüp Gandhi olurken, bazıları Hitler oluyor? "

Birçok kişi baba olmak istediğimi biliyor.
Ancak çocukluğumdan beri en büyük merakım, nasıl bir baba olacağım.
Bu konuda babamla hep itişir kakışırdık çocukluk şımarıklıklarıyla, "şöyle baba olacağım, böyle baba olacağım" diye.
Zaman içerisinde bu arzum daha da oturmaya başladı ve her an baba olabilirim.
Peki o gün gelince ne yapacağım?
Gördüğüm kadarıyla çocuklar kullanma kılavuzuyla doğmuyorlar üstelik ego ile şekillene şekillene bu günlere gelindi, acaba daha verimli yollar var mıdır?
Koçluk ve girişimcilik serüvenimde, networküm sayesinde süper bir insanla tanışmıştım: İlkiz Özcan Sönmez. Ebeveyn koçluğu yapıyor kendisi ve hali hazırda da ebeveyn.
Üstelik psikolojik destek hizmetlerinde en titiz durduğum konu; dediğiyle yaptığı uyumlu mu?
Küçük prensesi 4 yaşındaki Ada ile ilişkisini defalarca gözleyerek diyebilirim ki, İlkiz'in Ebeveyn Koçluğu çalışmalarına %100 kefilim.

Peki bu methiyeli paylaşım niye?
İlkiz eğitim veriyor.
Gittikçe zorlanan ebeveynlik durumu için "Çocuklarla yaşamda çıkmaz sokak yoktur. Daima yeni bir şans vardır." diyor.

Eğitiminin amacı:

Anne–babalara çocukları ile ilişkilerini güçlendirmeyi sağlayacak becerileri öğretmek amacıyla hazırlanmıştır.
Çocuklarla El Ele Ebeveynlik, disiplinin gerçek anlamını irdelerken, gerçek disiplinle ilgili yeni beceriler ve araçlar sunuyor. Eğitime katılan anne babalar, çocuklarının davranışlarının ne anlama geldiğini öğrenebilir, davranışa tepki vermek yerine ihtiyaçlarını karşılamaya ve bağ kurmaya odaklanabilirler.
Ebeveynseniz ve ebeveynliğinizin uluslararası kalitede bir eğitimle daha da güçlenmesi ilginizi çekiyorsa, İlkiz'in bloguna bakmanızı öneriyorum: http://annebabaokulum.blogspot.com/2012/02/cocuklarla-el-ele-anne-baba-egitimi-4.html

17 Eylül 2012 Pazartesi

Ay Geceleri 3. Yaşına Giriyor

Eskiden "hamili kart, yakınımdır" modası varmış. Sonra bu "torpil" olarak hafızalarda yer aldı.
Oysa bu hamili kartlarla hamile edilen iş yaşamı, tanışıklık kavramını yeniden düzenletti.

Networking etkinlikleri de tam da bu sebeple doğdu, iş dünyasından insanlar, daha yakın ortamlarda birbirlerini tanıma fırsatı buluyor. Hem iş yönlendirme hem de yepyeni projelere ortam hazırlıyorlar.

Ancak herşeyi abartmayı seven bir toplum olarak bir çok networking etkinliği ile, bu organizasyonların etkilerini de erozyona uğrattık milletçe kopyala-yapıştır programlar sebebiyle.

Peki özgün modeller yok mu?
Yakın arkadaşlarımdan Elif Yılmaz ve Mine Erkan'ın organize ettiği Ay Geceleri, en özgün networking etkinliklerinden birisi.

Ay Geceleri 20 Eylül, Perşembe Akşamı 3. Yaşını kutlayacak. Yine İstanbul'un çok hoş mekanlarından birinde olacak. 
3 yılda, 22 etkinlikte neler yapıldı, kısa da bir video gösterimi olacak.
Açık bir grup değil. Referansla, tanışıklıkla dahil olunuyor. Dolayısıyla Facebook grubuna üyelik başvurusunda bulunsanız bile, sizinle görüşülmeden kabul edilmiyorsunuz. Dolayısıyla burada etkinlik yerinin detaylı bilgisini paylaşmıyorum ki rastgele katılım olmasın.

Ancak ilginizi çekiyorsa, bana mail atabilirsiniz. Böylece duruma göre referansımla organizatörlere yönlendirebilirim. cozum@mustep.com

10 Eylül 2012 Pazartesi

Sağlık Üzerine Koçluk


Tanrılar Okulu'nda en sık geçen cümlelerdendir; "Görünen Görünmeyendir".
Psikolojinin, fizyolojiye etkisi açısından da bu düsturu kullanıyorum.
O sebeple koçluk becerilerini klasik hedeflerin ötesinde, kilo kontrolü ve hatta hastalıklarda da deniyorum.
Öyle ki blogumda bazen ufak paylaşımlar yapıyorum, mesela: Kilo Dediğimiz Şey %100 Psikolojiktir.
Yakın zamanda bu konuda daha da derinleşmeyi planlıyorum, hatta bir hastane çatısında sunmaya hazırlanıyorum.
Eğer sizin veya çevrenizdeki kişilerin de kilo kontrolü ve sağlıklı bir yaşam için psikolojik çalışmayı aklınızdan geçirirseniz, görüşelim isterim.
Daha detaylı bilgiyi yüzyüze görüşmelerde veriyorum, ancak kaba bir özete ne dersiniz?
Kilo kontrolünde bir diyetisyen ya da spor eğitmeni olmadığım için ne egzersizlerinize karışıyorum ne de yediklerinize. Uzmanlık alanım zihin olduğuna göre, sadece zihinsel süreçleriniz hakkında seans yapıyoruz ve bugüne kadar kiminle kaç kilo hedeflenmişse, %100 başarıya ulaştık.
Hastalıklar konusunda ise, şifa yöntemlerine ne kadar çok inanırsam inanayım, kullanmıyorum. Ayrıca tıbbi bir eğitim almadığım için tedavi de ediyorum diyemem. Ancak özellikle nükseden hastalıklar başta olmak üzere, hastalıkların geri planındaki psikolojik tohumlara ışık tutuyor ve o düşüncelere koçluk uyguluyorum. Böylece çok hızlı bir tedavi süreci yaşıyorsunuz.
Bu konu kulağınıza saçma geliyor olabilir, mantıklı geliyor olabilir... Düşüncelerinizi ve varsa taleplerinizi paylaşın lütfen: cozum@mustep.com

Seninle Bir Dakika...

4 Eylül'de yaptığımız BNI- Türkiye lansman toplantımızdan bahsetmiştim. http://mustep.blogspot.com/2012/09/networking-kart-alsverisi-degil-o-kagt.html linkinden konuyla ilgili paylaşımımı görebilirsiniz.
BNI çalışmasına göre, firmanızı ve yaptıklarınızı 1 dakika içinde karşınızdaki kişiye anlatıyorsunuz. Bir yerde speed networking sayılabilir bu kısım. Bu ismi, Ertuğrul Belen'in seminerlerinde duymuşsunuzd
Orada geçen 1er dakikalık sunumlar hakkında, etkinliğe katılamayan arkadaşlardan sorular aldım; "1 dakikada kendinle ilgili ne anlatabilirsin?" diye.
Ben de size benim sunumumu paylaşmak istedim.
Mükemmel mi, sorgulanır, ancak başarıya ulaştı diyebilirim.


"Hoş geldiniz,
Ben Mustafa Emin Palaz.
mustep gelişim hizmetleri çatısında koçluk ve yaratıcı eğitimler sunuyorum.
Temel uzmanlık alanım zihin, dolayısıyla psikoloji ve beynin çalışma sistemleri üzerine gidiyorum.
Eğer yaratıcı düşünme, kriz yönetimi, psikoloji, kişisel gelişim, sizin de ilgi alanınızdaysa, makalelerimi okumuş olabilirsiniz.
Şu günlerde yeni bir proje hazırlığındayım. Bunun için özel hastanelerimizin yöneticileriyle bir araya gelmek istiyorum. Bu konuda yardımcı olabilecek arkadaşlar varsa, çok sevinirim.
Peki ben size nasıl yardımcı olabilirim?
     Yaratıcı perspektiflere ihtiyacınız varsa,
     Hayatınızda sık tekrar eden sıkıntılar varsa, 
     Mobbing durumu söz konusuysa
     Bırakmak istedikleri alışkanlıkları varsa,
     Gerçekten çözüm arayışındalarsa
Koçluk becerilerimle yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
İsmim mustafa emin palaz,
nasildahaiyiyaparim.com"

Başarı ölçütüm ne oldu peki?
Koçluk hizmetim için danışan adaylarım oldu.
Ayrıca orada bir talep belirttim ve Türkiye'nin en büyük özel hastanelerinden birinin İnsan Kaynakları Müdürü ile toplantı imkanı yakaladım.
Eğitimlerimden yararlanmak isteyen bir akademi oldu,
Sunumum üzerine tanışmak isteyen bir kişi de yönettiği yayınında köşe yazarı olmamı talep etti.

Bu tabi bana göre bir şey.
Peki siz?
İşinizi, beklentilerinizi, pazarınızı veya sorulursa eğer ne üzerine destek isteyeceğinizi bir veya birkaç dakikada aktarabilir misiniz karşınızdakine?
Bu, hem evelemeden gevelemeden iletişim kurmanızı sağlar hem de işinize hakimiyetinizi artırır.
Not: Ben sunum yaparken fotoğrafımı çeken, BNI Türkiye'nin başka bir kurucu üyesi olan, Brand IQ kurucu ortağı, dostum Gurur Canbaş'a teşekkür ederim.

Çizgi Dışı Girişim Çatısında Sıra Dışı Bir Eğitmen :)

Girişimcilik bir kültürdür.
Ünlü fütürist Alphan Manas'ın bazı demeçlerinde KOSGEB destekli eğitimler ve benzerleri, girişimci yetiştirmek için pek de bir şey ifade etmez, çünkü girişimcilik eğitimle olmaz, içeriden gelir.
Ancak diğer taraftan eğitimler sayesinde, içerideki o tohumlar gün yüzüne çıkabilir.
Bugün benim 50 yerde kolum varsa, girişimciliğin psikolojisine dair bile ahkam kesebiliyorsam, bir yerde akademinin haricinde aldığım girişimcilik eğitimine borçluyum diyebilirim.
Benim girişimcilik eğitimlerimden sorumlu Tuğberk Seçkin, Eskişehir'de eski bir hocası, Mehmet Başar ile bir firma kurdu: Çizgi Dışı Girişim.
Çocuklarda girişimcilik kültürü oluşturmaya yönelik Çocuk Girişimciliği Eğitim Modülleri oluşturdular.
TÜBİTAK destekli çalıştaylarından Bilim Kampı ise öğretmenlerin bu konuda bilinçlenmesini amaçlıyor. İnovasyon Kampı, Ekonomi Okulu diğer çalışmaları, Girişimcilik İklimi ise 3 ayda bir yayınladıkları dergilerinin ismi.
Eskişehir'den başlayarak yaygınlaştırmayı planladıkları projeleri ise Çocuk Girişimciliği Uygulamalı Eğitim Programı.
Ben de hem onlara tanıtım desteği vermek istedim hem de bünyelerindeki nadide eğitmenler arasında bir köşe aldım.

Sitede yayınlanan biyografime bakmak isteyenler de buraya tıklayabilir.


www.cizgidisigirisim.com.tr,
www.girisimcilikiklimi.com,
www.girisimcilikkulturu.net üzerinden çalışmalarına bakmanızı öneriyorum.

Ulusal kalkınma için 2 yol gösteriyor çalışmalar; eğitim ve girişim. Bu arkadaşlar ikisini bir arada ve ERKENDEN yapmayı başarıyorlar. Malum, ağaç yaşken daha güzel eğiliyor.
Bir bilim kampı çalışmalarından da abim Tuğberk'in (tugberk.seckin@cizgidisigirisim.com.trbir fotoğrafını paylaşmak istedim. Konu da hoş değil mi?

5 Eylül 2012 Çarşamba

Networking Kart Alışverişi Değil, O Kağıt Parçasına Anlam Kazandırmaktır

Daha önce iş ağı geliştirmek ve bu konudaki 2 özgün örnek üzerine yazmıştım: http://mustep.blogspot.com/2012/06/sosyal-ag-is-ag-derken-baskanm.html linkinde.

Size bu yazıları yazdığımda bir gözlemciydim sadece. Sonrasındaki süreçte BNI Türkiye'nin yapılanmasında rol aldım ve dün Dedeman Gayrettepe'de iş dünyasından 253 kişinin katıldığı bir toplantı gerçekleştirdik.
Hem BNI (Business Network International) nedir, işinize nasıl yardımcı olur gibi sorular cevaplandı hem de kart alışverişinden öteye giden networking imkanı sağlandı.
Dikkatimi çeken en temel şeylerden birisi, kurucu üyelerden de olduğum için ev sahibi ekipteydim neticede.
O yüzden sadece kendi networking ihtiyacımla ilgilenemedim, katılımcılara da bakmak durumundaydım. Verimli bir etkinlik olması için yalnız takılan birilerini görünce yanına gidip önce bir networking girişi, ardından da başkalarıyla da bunu yürütebilmesi için motivasyon yüklemeyle geçti zamanım.
Bu yönde gördüğüm eksik ve çözümleri yakında paylaşırım yine.
Konuya dönersem, gün sonu raporu çok iyiydi, hem ekip için hem şahsım adıma.
Yeni insanlarla tanıştım, bunlardan bazıları bizzat benimle çalışmak istedi, koçluk seansları talep edildi. Birkaç kişi, yayınlarında bana yer vermek, bir kişi genel müdürü olduğu akademide eğitim vermemi önerdi. Ama esas sevindiren ise, hastanelere özel projemden bahsetmiştim bir cümle ile. Bir katılımcı da bana büyük bir özel hastanemizin yöneticileriyle görüşme kapısı açtı.
Bu neyin sayesinde oldu?
İfade...
Networking toplantıları sadece kart değiş tokuşu değildir. Bilakis, o kağıt parçalarının değerli bir unsura dönüşmesine vesiledir. Kendinizi, işinizi, projenizi müşteri adaylarınıza, sektörünüzde veya dışarıdan diğer aktörlere tanıtma, ifade etme imkanınız oluyor.
Bunun kendinize faydası kadar başkasına da faydası dokunabiliyor.
Mesela dünkü misafirlerimizden birisi, sektörü dışından bir proje tasarlıyormuş, ek iş niteliğinde. Her şeyinin tam olduğuna inanarak konuşuyordu, ona ayaküstü girişimci koçluğu yaptım. Önce biraz yüzü düştü, o kadar hazır değilmiş. Ama yanımdan ayrıldığında yüzü gülüyordu, daha emin bir şekilde projesini revize etmeye karar vermişti.
Siz peki?
İstanbul'daysanız özellikle, lokallerden, iş adamları derneklerinden öte daha hareketli noktalarda da kendinizi gösteriyor musunuz?
Resmi büyütmek ve BNI Türkiye'nin kurucu üyelerini görmek için resme tıklayabilirsiniz.

3 Eylül 2012 Pazartesi

Doğrularla Esneyemeyiz


"Görünen görünmeyendir" diye bir cümle vardı Tanrılar Okulu'nda. Sanırım kitaptan en çok alıntıladığım cümle buydu.
Anlamı basit; gördüklerinizle yetinmeyin, ardını görmeye çalışın.
Kördüğümleri açmak için bugüne kadar neler denediniz kim bilir... Çözüm oldu mu?
Oysa yaşam akış üzerine kurulu, değil mi? Akan şey de esnektir, siz peki, esnek misiniz?
Mahalle baskısından herhangi bir tutuma cevabınıza kadar, doğrularınıza sarılıp yaşarsanız, sizce kazık yutmuş gibi olmaz mısınız aslında?

Peki nasıl esneyebilirsiniz?

Kendinizi inkar edebilir misiniz?
Bu biraz zor, o yüzden bir ara tekrar değinebilirim bu konuya.
Daha kolay bir soru ile tekrar deneyelim; aklınızdan geçen konulara zıttından bakabilir misiniz?
Böylece konuların, olguların zihninizde edindiği haritaları da değiştirebilir, geliştirebilirsiniz.

Mesela en tiksindiğiniz durumlar ve olaylarda hoşunuza gidebilecek neler var?
En büyük acı anınızda keyif alabileceğiniz ne gibi unsurlar vardı?
En saçma düşüncede mantıklı neler var?

Bu ve benzeri yaklaşımlar, kalıplarınızı daha kolay fark etmenizi ve kırmanızı sağlar. Doğrularınızın süsünden, hantallığında kurtulursunuz.
Peki kalıplarından kurtulanlar ne oluyordu?
Normlarından arınıyor, normal bir insan olmaktan kurtulup özgünlüklerini idrak ve ifa ediyorlar.

Özgün olmak hepimizin hakkı, ama öncelikle esnek olmayı başarmalıyız. Tıpkı yogadaki gibi değil mi?