3 Eylül 2012 Pazartesi

Doğrularla Esneyemeyiz


"Görünen görünmeyendir" diye bir cümle vardı Tanrılar Okulu'nda. Sanırım kitaptan en çok alıntıladığım cümle buydu.
Anlamı basit; gördüklerinizle yetinmeyin, ardını görmeye çalışın.
Kördüğümleri açmak için bugüne kadar neler denediniz kim bilir... Çözüm oldu mu?
Oysa yaşam akış üzerine kurulu, değil mi? Akan şey de esnektir, siz peki, esnek misiniz?
Mahalle baskısından herhangi bir tutuma cevabınıza kadar, doğrularınıza sarılıp yaşarsanız, sizce kazık yutmuş gibi olmaz mısınız aslında?

Peki nasıl esneyebilirsiniz?

Kendinizi inkar edebilir misiniz?
Bu biraz zor, o yüzden bir ara tekrar değinebilirim bu konuya.
Daha kolay bir soru ile tekrar deneyelim; aklınızdan geçen konulara zıttından bakabilir misiniz?
Böylece konuların, olguların zihninizde edindiği haritaları da değiştirebilir, geliştirebilirsiniz.

Mesela en tiksindiğiniz durumlar ve olaylarda hoşunuza gidebilecek neler var?
En büyük acı anınızda keyif alabileceğiniz ne gibi unsurlar vardı?
En saçma düşüncede mantıklı neler var?

Bu ve benzeri yaklaşımlar, kalıplarınızı daha kolay fark etmenizi ve kırmanızı sağlar. Doğrularınızın süsünden, hantallığında kurtulursunuz.
Peki kalıplarından kurtulanlar ne oluyordu?
Normlarından arınıyor, normal bir insan olmaktan kurtulup özgünlüklerini idrak ve ifa ediyorlar.

Özgün olmak hepimizin hakkı, ama öncelikle esnek olmayı başarmalıyız. Tıpkı yogadaki gibi değil mi?

1 yorum:

  1. Özgün olduğunu zannederek kendi doğrularına tutunmak da en büyük tuzak sanırım. :) Kaldı ki özgünlüğümüz bile esneyebilmeli...
    Bu arada doğrularımızın 'süsü ve hantallığı' çok özgün bir tanımlama olmuş :)

    YanıtlaSil

Yorumunuzla blogu zenginleştirdiğiniz için teşekkürler :)))