30 Aralık 2010 Perşembe

İstihdamını beklemek mi?



Geçen akşam bir dostumla beraberdim. Kendisi bir bankanın orta düzey bir profesyoneli, bir derneğin yöneticisi ve sosyal damarları yüksek, sesi yumuşak, süper sempatik bir insan.
Onunla iş hayatı, sosyal projeler, eğitmenlik, istihdam ve girişimcilik üzerine konuştuk.
Birçok kişinin bildiği gibi istihdam değil girişimcilik hedefinde birisiyim ve kişinin istihdamını beklemesi (gönderilen CV'lere cevaplar ve/veya KPSS yolculuğu) taraftarı değilim.
Kişinin geçirdiği her gün bir girişimde bulunması ve hala gerektiğine inanıyorsa az ve öz iş başvuruları sürdürmesi vs...
Ancak dostum ise biraz daha farklı yaklaşımlar sundu.
Bankacılığın yarattığı yönetmelik ve tüzüklere uyma zorunluluğu, kişinin alışkanlık kabiliyetiyle de buluşunca, çok kolay bir şekilde pasifize edildiği ve hatta direk kendisini durduruğunu konuştuk.
iİş hayatında "doğrudur" diye "öğretilenler" ve bunları yönetmemiz,baskılayıcılığını kontrol edebilmemiz için bir yazı dizisi tasarladım.
Günümüzün genellikle en büyük bölümünü bloke eden iş hayatına dair Endüstriyel Yogiler yazımı, Üçüncügöz Dergisi'nin yeni sayısında okuyabileceksiniz.

29 Aralık 2010 Çarşamba

Dans deyip geçme, tanı


Tango diye duyardım küçüklüğümde, hiç aklım ermezdi, kurgulayamazdım nasıl bir şey diye.
Bir gün TRT FM'de bir gece programında, ardarda süper müzikler çalıyordu ve konuk konuşmacı da bu şuranın tangosu, bu buranın tangosu diyordu. Sanmıştım ki tango bir müzik türü, bir de onun üstüne dans eklemişler.
Sonra bir gün Por Una Cabeza'nın eşliğinde Al Pacino'yu izledim.
O an o müziğe kapılmamak elde mi?
Kaç zamandır arzulamıştım öğrenmeyi, bir türlü olmuyordu. En sonunda başladım ben de tango derslerine ve bu mutluluğumu duyurmak istedim.
Düşündüğüm kadar kolay değilmiş. Sehpanın üzerinde bile dans edebilecekken ben, tangoda henüz rap rap adımlar atamıyorum. Ama ilk başlarda normalmiş bu.
Bir erkek olarak tüm hakimiyetin sizde olması, garip bir ego çıkarıyor ortaya, sosyolojik ödevinizi, size yüklenenleri hatırlıyorsunuz biraz biraz.
Olayın kadın kısmı kolay, o adımlarını atsın, siz ritmi yakaladıktan sonra erkek olarak yönlendireceksiniz:)
Tabi işin şakası bu. Tahminimce kadın da erkeği takip edecek ve onun enerjisine ayak uydurmak için algılarına yüklenecek ve bu da onu zorlayacaktır.
Dün özellikle bir şey dikkatimi çekti. Dersten önce bir toplantıdaydım ve pek de hoş geçmemişti. Aşırı gergindim ve henüz üzerimden atamamıştım. Ders sırasında da karşımdaki bayanın aksaklıkları, sabrımı, tahammülümü zorluyordu. Bir ara patlarcasına çıkıp gitmek dahi istemiştim. Ancak, hatırladım ki insanlarla iletişim ve birliktelik, uyum üzerine çalışıyorum. Gergin ortamlarda uyumluluk üzerine hoş, aslında hoş değil zor bir etüd yapmış olacaktım. Nitekim yaptım da, uyumu yakaladık ve adımlarımız çok daha güzel olmaya başlamıştı. Sanki ders değil de terapi gibi olmuştu. Daha önce böyle bakmamıştım tangoya.
A bu arada, kurumsal tango mantığı üzerine, indoor etkinlik şeklinde de bir proje söz konusu, hatta tasarı değil, ufak ufak adımlar atılmaya başlamış. Konuyla ilgili biraz bilgilendim, dikkatimi çekti.
3. dersimi aldım Tangoda. Eğitmenim de dünya derecesine sahip bir genç; Ceren Varol, kurumunun adı da Tangolita.
Taksim'de, iş çıkışına uygun saatlerde bu terapiymiş, dansmış, dersmiş, farklılıklarmış deneyimlemek isterseniz, derslerde ve sonrasında milongalarda buluşalım. Detaylı bilgi için ceren.varol@tangolita.com üzerinden ve haliyle www.tangolita.com ile bilgi edinebilirsiniz.

17 Aralık 2010 Cuma

İstanbul'daydım

Geçtiğimiz gün, ayın 16sı, benim için en heyecan verici deneyimlerimden biriydi yaşadığım.
Sadece başkanını tanıdığım, İstanbul Üniversitesi Ekonometri Kulubü'nün yönetim kadrosuyla buluştuk.
Bir projelerini birlikte geliştireceğiz düşüncesiyle gitmiştim, oysa kişisel gelişimden konuşmak istediler.
Önceki konuşmalarım, bir eğitim, bir seminer, bir atölye üzerineydi, haliyle bir kurgu vardı, oysa burada spontaneydi her şey. Hep de merak ederdim, rastgele serbest atış sorularda nasıl yaklaşabilirim, konular arasında bağ kurarak, sıçrayarak, gerçekten rahat olarak konuşabilir miyim vs?
Grup dinamiği nasıl olacak? Kendimi konularıma hakim hissediyorum ama gerçekten bu hislerimi duyularımla da görebilecek miyim?
Girişimcilik konuştuk, kulüp üyeliği konuştuk, amaçlar, sevgililer, iş hayatı, kişisel gelişim, koçluk, çok para, kendine yatırım, Ahmet Şerif İzgören, Derya Akkaya, Timur Tiryaki, Tanrılar Okulu, inanmak...
Egom okşandı birazcık, o sebeple pek detaylandırmak istemiyorum.
Ama yüzleri gülüyordu katılımcıların, yüzüm gülüyordu.
Böyle bir deneyim, hayalim için çok verimli bir adım oldu.
Teşekkürler Ekolular:)

9 Aralık 2010 Perşembe

Ortak Akıllar Buluştu

Daha önce bahsettiğim (bknz: http://mustep.blogspot.com/2010/12/ortak-akl-bulusmas.html) ve ekonominin önemli bir ihtiyacı olarak görülen bu networking projemiz, küçük bir grup olarak toplanmamızla, gerçeklemiş oldu.
Bu başlangıç toplantısında, girişimlerin ve girişimcilerin akla gelen ilk ihtiyaçları sıralandı ki bu sayede ileriki toplantılarımızda, bunlara yönelik projeler geliştirelim:
Kurumsal altyapılar, sermaye, fikrin uygulanabilirliği, pazarlama ve tanıtım sistemleri, hedef belirleme ve çabuk kırılmayan motivasyon gibi ihtiyaç kalemler dile getirildi.
Buna karşılık katılımcılar, bilgi ve networkleri, iş ağları vasıtasıyla sıcak çözümlerini paylaştılar.
Daha çok masa başı sohbet kıvamında geçen bu ilk toplantımızın devamındaki safhalarda, şu an için sıralı olan ihtiyaçlara yönelik bilgisayar destekli çözüm sunumlarını paylaşmayı da tasarladık.
12 Ocak 2011'de yapmayı planladığımız kurumsal altyapı ile pazarlama ve tanıtım sistemlerine yönelik kurgulanacak bir sonraki toplantımız için şimdiden iletişime geçiniz.
Saygılarımla,
Ortak Akıl Projesi Ekibi adına
Mustafa Emin Palaz

7 Aralık 2010 Salı

Bağdat Sanat'tayım

Yenileşme sürecinde olduğumu biliyorsunuz.
Bu sıralar yeni ekip arkadaşarı ve yeni hizmet noktaları yaratmaya çalışıyorum. Daha öncesinde İnovizyon ve YaşamOra'dan bahsetmiştim.
Bu sefer de şans eseri tanıştığım ve çok sevdiğim bir kurumu dillendirmek istiyorum: Bağdat Sanat.
Piyasada albümü bulunan bir akademisyen olan Cenk Yüksel'in kurduğu Bağdat Sanat, Bağdat Caddesi'ndeki sanat okullarından birisi.
Farkı ise, akademisyen sanatçıların eğitim verdiği bir kuruluş olması. Yani iki gitar çalıp eğitmenliğe soyunan değil, konusunda yetkin eğitimler alıp bu yönde hizmet verenlerin oluşturduğu bir kuruluş.
Zaten Cenk'in genç ve enerjik ruhunu, daha tokalaşırken hissediyorsunuz.
Ancak bu güzel enerjinin ve sinerjinin de biraz tanıtıma ihtiyacı var ki daha fazla insan bu sinerjiden nasiplensin.
Mesela orada verilen enstrüman, şan, solfej, diksiyon-artikülasyon, drama ve dans eğitimlerinin hepsinden benim haberim yoktu.
Veya Cenk'in organizasyon alt yapısından ve Bağdat Sanat'ın böyle ihtiyaçlara da cevap verebilir pozisyonundan.
Mütevazi yapısından ötürü sosyal projelerinin reklamını yapmamı pek istemedi, ama en azından bu niyetini paylaşabilirim sanırım:)
Her türlü eylemde, işin içinde keyif varsa, verimin arttığından bahsediyoruz ya...
İster akademilere hazırlık, ister hobi olsun, bu faaliyetlerden herkesin yararlanmasını dilerim.
Bir de şirin web sitelerinin linkini vereyim, tam olsun: www.bagdatsanat.com
Keyifli sanatlar efendim.

4 Aralık 2010 Cumartesi

Ortak Akıl Buluşması

Networking artık en çok ihtiyaç duyulan olgulardan biri. Sık sık toplantılar düzenlenip, yeni insanlarla tanışıp, ağımızı geliştirme çabası da bundan zaten.
Ancak genel şikayetler, bu networking toplantılarına gidip, bir avuç kart toplayıp, bir avuç kart dağıtmak ve belki bir iki sohbet edip ayrılmak.
Oysa birimiz inşaat mantolama yaparken, tanıştığımız kişi tıp kongreleri organizatörü olabiliyor. Girişimci mantıkta birisiysek bu tanışıklıktan değer yaratabiliriz, ancak bu beceriye kaçımız sahip? Maalesef bu durumda da o toplantı sadece hoş müzikler, bol gürültü ve birkaç yeni yüzden ibaret boşa geçen zaman olarak yer buluyor hayatımızda.
O sebeple biraz daha verimli olabilir miyiz dedik ve Fors Plus yönetimiyle kafa yorduk.
Daha önce bahsetmiştim zaten Fors Plus'taki güzel insanlardan (ki hatırlamak için buraya tıklayabilirsiniz)
7 Aralık'ta başlangıcını planladığımız toplantılarda daha odaklı davranalım dedik.
Girişimciler, girişimcilik üzerine meraklı olanlar, girişimcilerin ihtiyaçlarına çözüm sunanlar bir araya gelemez mi?
Mustep Gelişim Hizmetleri ve Fors Plus Yönetim ve Danışmanlık olarak, Ortak Akıl Buluşması adını verdiğimiz bu buluşmanın, ilerleyen tarihlerdeki olası senaryolarından birisi;
Mesela girişimlerin ihtiyaçlarından birisi Sosyal Medya Yönetimi ve bu yönde yapıcı hizmetler sunan BORAN-ICT'den Fatih Boran Berber'i çağırıyoruz. 10-15 dakika kadar belki kendisi ve özellikle sunduğu hizmetler, fikirler, projeler ve çözümleri üzerine konuştuktan sonra, kalan 1 saatlik süreçte ise doya doya soruları cevaplıyor.
Böylece o toplantıda kimler oluyor? Sosyal medya yöneticileri ve/veya sosyal medya ihtiyacı olanlar ve/veya sosyal medya hakkında merakı olanlar ve/veya benzeri çözümleri olanlar.
Sizce de bu toplantılar daha verimli olmaz mı?
Merak edenler m@mustep.com üzerinden bana mail atabilirler efendim.

Alfa İnsan Olmak

Arabamızın motor gücü ne kadar çok olursa olsun, kadrajın kabiliyeti ne kadar yüksek yazarsa yazsın, benzin depomuz da dolu olsun, ayağımızı debriyajdan çekmezsek, vitese geçmez ve ilerleyemeyiz, değil mi?
Sadece kuru gürültü.
Bu durum, kişisel gelişim yolculuğunda da çok benzer. Neler çalışırsak çalışalım, uygulama yapmamız gerekiyor. Bu, öncelikli gereksinimimiz. Ancak verim için, kaliteli sonuçlar alabilmek için, uygun frekanslara da ihtiyacımız var.
Olgunlaşan zihin yapısında ve meditasyon halindeki beyin dalgaları da denktir ve bu da ölçümlerde Alfa Frekansı olarak tanımlanıyor.
Kaliteli sonuçlar elde edebilme konusundaki bu açığa bir güzel insan dokunmuş ve çözüme çabalamış. İnsanın bildiği değil yapabildiği hususunda odaklanan Timur Tiryaki, güzel enerjisiyle buraya da ışık tutuyor.
Bir önceki blog yazımda paylaştığım YaşamOra Hizmetleri'nde de bu güzel enerji esmiş olacak.
18-19 Aralık'ta Caddebostan'da yapacağı eğitimi, 25-26 Aralık'ta da Çekmeköy'deki merkezimizde sunacak.
Bildiklerimizi uygulayabilmek ve amaçlı birer insan olabilme konusunda kendine yatırım yaptıracak bu eğitimin detayları için ve katılım koşulları için, buraya tıklayabilir linkine tıklayabilir veya 216 641 3028'den bilgi alabilirsiniz. Eğitimin gerçekleştirileceği merkezimiz YaşamOra'yı tanımak için de YaşamOra.com üzerinden bilgi edinebilirsiniz.
dipnot: Naturel 2010 Fuarı'nda, yarın (05 Aralık, Pazar Günü yani) Timur hem bir konuşma verecek hem de kitabını imzalayacak, duyurmadı, bilmiyordu demeyin.

YaşamOra Hizmetleri


"Öyle bir merkez olsun ki, kişisel gelişim hizmetleri sunsun, gün be gün daha iyi hizmet versin" fikrine sahip biriydi Nurcan Arslan. Bu niyetiyle yanında bir başka güzel insan daha vardı, ki adı Ayşegül Perek. Üzerine benim de desteğim eklendi ve hem kuruluş aşamasında Girişimci Koçluğu yaptığım hem de bu hizmetimin ilk meyvesini yediğim bir hizmet merkezi oluşturduk.
Kişisel gelişim hizmetleri üzerine kafa yorarken, Nurcan ve Ayşegül'ün aslen öğretmen oluşundan ötürü özel ders desteklerine de talep geldi ve hizmet kalemlerimize ders desteğini de ekledik.
Çekmeköy'de kurulu bu merkezde ben öğrencilere Öğrenci Koçluğu, yetişkinlere Yaşam Koçluğu sunuyor, bazı eğitmenlerle işbirliği sağlıyorum.
Çok yeni olmamıza rağmen, daha şimdiden gözle görülür başarılar kaydettik diyebilirim.
Kişisel gelişim eğitimleri de sunalım dedik ve 25-26 Aralık'ta, eğitmenlerimden Timur Tiryaki'nin, Alfa İnsan Olmak eğitimini merkezimizde, Çekmeköylülerle paylaşmaya dair program hazırladık.
ama bu güzel etkinliği, bir yazıya sıkıştırmak istemem:) Detayları bir sonraki yazıda paylaşacağım.
Çekmeköylülere ve Çekmeköy'de hizmet vermeyi düşünen herkese kapımız açık.
Detaylı bilgi için web sitemize göz atabilirsiniz: YaşamOra.com

Koşturuyoruz işte hizmet niyetiyle

Uzun zamandır yazmıyordum.
Ama koşturuyorum, yeni ve güzel birşeyler yapmaya çalışıyorum ki çok şükür artık planlama evresinden, eyleme geçmeye de başladım, hatta başladık.
Biz diyebilirim rahat bir şekilde, çünkü artık bir kaç tane "biz"in oluşturduğu bir ağ içindeyim, son 3 senedir hayal ettiğim gibi.
Kaba bir özet ekmek ve bir süredir yazamadığım gelişmelerden bahsetmek istiyorum.

***Nişantaşı'nda bir ofisimiz oldu. İnovizyon Eğitim ve Danışmanlık olarak, eski arkadaşlarım, koçluk ve eğitimlerim başta olmak üzere bazı hizmetlerin satışı üzerine bir ofis kurdular.

***Çekmeköy'de bir merkezimiz oldu. YaşamOra Hizmetleri adında, yaşama dair hizmetler mantığıyla bir araya gelen bu oluşumda; benim öğrenci ve yetişkinlere koçluk sunduğum, öğrencilere öğretmenlerin özel ders desteği verdiği, kişisel gelişim ve hobi eğitimlerinin hazırlığında olduğumuz, Alemdağ Ormanı manzaralı, çok hoş bir merkezimiz oldu. Yakında bir kokteyl yapalım diyoruz, haberdar ederim:)

***Bu arada girişimcilikten uzak duracak değilim. 7 Aralık'ta Fors Plus'ta, girişimcilik üzerine özel bir buluşmamız var. Ama uzun uzun bir başka yazıyla paylaşacağım bunu.

***"Biz" duygusu çok hoş. Ancak kendime de baktım ve Mustep'i artık kendimden çıkarıp bir ekip haline getirmeye niyetlendim ve Mustep Gelişim Hizmetleri adıyla ekipleşmeye geçtik efendim. Web sitemde de yenilemelere gittim haliyle.
Detayları bugün paylaşmış olacağım.
Şimdilik esenlikler dilerim.