24 Aralık 2012 Pazartesi

Okyanusun Terapisi


Farklı terapi çeşitlerini duymuştum, birçoğunu da bizzat denedim.
Ama açıkçası çok azından etkilendim, genelde birbirinin kopyası.
Sonunda özgün bir çalışma gördüm, paylaşayım mı?

Genç girişimci Barışözgür Kışlak'ın Sense Sağlıklı Yaşam kurumunda, Bağdat Caddesi'nde, gürültünün göbeğindeki sükunet deneyimimden bahsetmek istiyorum.
Özel küvetinde uygulanan bu tekniğin adı okyanus terapisi, orijinal ismi ise floatation therapy.
30 cm derinliğinde bir okyanus düşünün. Yoğun miktarda tuz ve magnezyum içeriyor, dolayısıyla sağlık yüzüyor.
30 cm'de batmıyorsunuz, dolayısıyla kendinizi serbestçe bırakabildiğiniz bir an yaşıyorsunuz, havuzdan, denizden çok daha farklı. 
Dilerseniz sessizce, dilerseniz çok hafif bir müzik eşliğinde vakit geçiriyorsunuz.
Meditasyon nasıl yapılır, bilmeniz gerekmiyor, çünkü fark ettiğim kadarıyla bedeniniz daha beşinci dakikada meditatif bir hale giriyor.
O kadar sakin oluyorsunuz ki, çalışma bittiğinde yine müzikle dürtülmeniz gerekiyor.
Ama o küvetten çıkmak istemiyorsunuz.
Çünkü kendinizle başbaşasınız.

Fiyatı da korktuğum gibi değil, aşırı uygun. Ama söylemeyeyim, sürpriz olsun, Barışözgür'den öğrenin derim.
Kişisel gelişim meraklılarının da yararlanabileceği şekilde bir organizasyon var, kişisel gelişim uygulayıcılarının da hizmet geliştirebileceği şekilde. Dolayısıyla sadece rahatlamak isteyenler değil, yoga eğitmenleri, terapistler, koçlar vs de faydalanabilir bu yapıdan.

Beni az çok biliyorsunuz artık, rahat duramam, gördüğüm şeyi inove etmeye çalışırım, başka kullanım alanları bulurum.
Okyanus Terapisi'ni de kontrol saplantısından, hayat amacı çalışmalarına kadar farklı mecralarda destek servis olarak kullanmayı planlıyorum.
Detaylı bilgiyi Barışözgür'den (bariskislak@gmail.com), www.sensense.com veya 216 357 0036'dan edinebilirsiniz.

13 Aralık 2012 Perşembe

Sesli Harflerden Doğacak Kader

K, Y ve M söz konusu ise, her şey sesli harflerde yatıyor sanırım.
Kıyım mı olacak, kıyam mı?
Kıyımın ucu ölüme gidiyor, basit bir gözle bakarsak.
Kıyam ise ayağa kalkmak olduğuna göre, aydınlanmaya gidiyor.
Peki 21 Aralık'ta n'olacak?
Belki İndigo Dergisi'ndeki rollerimden belki de ruhsallıkla çok haşır neşir olduğumdan, son günlerde en sık sorulan soru, artık bu tarihe dair, benim konuya bakışım soruluyor.
Cevaplaya cevaplaya, bu fikirlerimi paylaşmaya karar verdim.
Özetle cevaplarsam, kıyametin geleceğine inanıyorum efendim.
Hiç bir şey olmamanın doğuracağı bilinç bulanıklığının getireceği zihinsel kıyametin geleceğine inanıyorum.

Birşeylerin olacağına o kadar inanıyor ki koca bir toplum, olmazsa eğer inançları sarsılacak.
Zaten koca 366 günden tek farkı 21 Aralık 2012'nin, burada bir kesinliğin konuşuluyor olması!
Herşeyin illüzyonlar olduğuna inanan, ebedi muğlaklığı kabul edenler için bir mutlak bir gün söz konusu.
Masada inançları var, ya olacak, ya olacak...

Peki siz?
21 Aralık, diğer günler gibi olduğunda bile inancınızı korumaya, mucizeleri fark etmeye devam edecek misiniz?
Yoksa 21 Aralık'ta birşeyler olmadı diye yitip gidecek misiniz?

22 Aralık'ta kutlanacak partilere katılmanızı öneriyorum :))))

11 Aralık 2012 Salı

Ben Çok Şanslıyım Çünkü...


“Biliyor musun Mustafa? Çok şanslısın” diye konuya girdi beni iyi tanıyan bir yakınım.
“Çok şanslısın, çünkü koçluk tam sana göre bir iş ve sen bu işi bulmuşsun, icra ediyorsun. Koçluk yaparken heyecanlısın, koçluk yaptığın için mutlusun. İş değil, mutluluk bu senin için! Acaba beni de böyle heyecanlandıran, besleyecek iş ne olabilir diye düşünüyorum!”
Sanırım kelimesi kelimesine bunlardı ağzından dökülenler…
Çok mutlu oldum tabi ki!
Çünkü işini severek yaparsan sanattır, sanatını severek yaparsan, cennetin kapısıdır bence ve koçluk bir sanat.
Seneler önce koçluk eğitimlerimin birinde, bir bilinçaltı çalışması yapılmıştı ve bana çıkan sonuç; “her ne iş yapacak olursan ol, kesinlikle kendini ifade edebileceğin bir iş olacak bu! Onunla mutlu olacaksın, onu geliştireceksin…” Daha koçluk yapmıyordum, sadece koçluk eğitimleri alan bir ekonomisttim…
Peki siz?
İşinizden bende vuku bulan mutluluk kadar mutluluk duyuyor musunuz?
Yoksa sadece parası için ya da sadece diplomanızdan ötürü ya da aile baskısından ya da başka mutlu etmeyecek sebeplerle mi yapıyorsunuz?
Hadi şöyle bir şey yapalım mı?
Derin ve sakin bir nefes alın ve yavaşça verin.
Kendinizi sakin hissedene kadar, 3-5 kez böyle yapın, daha derin ve daha yavaş nefesler alın, her defasında daha yavaş şekilde verin.
İşinizden memnun musunuz?
Mutluluğunuzu düşünün ve 1-10 arasında bir puan verin.
Mutluysanız 10a doğru, mutlu hissetmiyorsanız 1e doğru puanlar olsun.
Eğer 7 ve yukarısıysa süper!
Değilse biraz müdahale gerekiyor. Bunun için kariyer koçluğu yapan arkadaşlara yönlendirebilirim, ben sadece zor vakaların kariyerlerine koçluk yapıyorum ama piyasada kariyerli kariyer koçları tanıyorum.
Aklınıza kazıyın, süper bir kariyer için 3 şey gerekiyor; yapmaktan keyif duyduğunuz şey, hayat amacınız ve hareket!
Kariyer, koçluk derken Salvador Dali ne alaka?
İşimde onu örnek alıyorum :) İkimiz de gerçeklerin ötesi için çalışıyoruz.
Hmm, size kilit bir soru sorayım mı?
"Dünyada 7 milyar insan ölse, yine şu anki işinizi yapmaya devam eder misiniz?"
Benim cevabım evet, Dali'nin de evet olurdu. Ya sizin?