6 Mart 2013 Çarşamba

Zihin Havuz Gibir, Ya Suyu Temiz Mi?

"Padişahlar havuz gibidir. Lüleleri ise tebasıdır.
Havuz berrak olacak ki, Lülelerden de berrak su aksın, halk huzurlu olsun." (Celaleddin Rumi)
Mevleviliğin modalaşmasından çok önceydi, Mesnevi'yi karıştırdığımda aklımda kalanlardan en etkileyici sözdü sanırım bu.
Ne ilgisi var peki uğraşlarımla?
Sizin padişahınız kim? Eylemlerinize, düşüncelerinize, anılarınıza, yorum ve tepkilerinize kim şahlık yapıyor? Tüm bunları  ev sahibi ve patronu zihniniz.
Padişahı kaldıralım ve zihin diyelim.
Zihin havuz gibidir. Suyu temiz olacak ki lüleleri, yani eylemleri, düşünceleri, yorumları, algıları
da temiz olsun...
Hayatınızdaki gidişten memnun değilseniz, havuzunuzu gözden geçirme vakti. Temizlemek, yosunları temizlemek, suyu temizlemek, gerekirse biraz esans katmak belki suyuna...
Özenlice biraz mesai harcamalısınız havuzunuza; zihninize.
Suyunuz temiz olsun.

4 Mart 2013 Pazartesi

Yardımlarınız Egonuzu Yarmasın

"Yardımlaşmakta yarışın", sanırım veda hutbesinde geçen cümlelerden biriydi.
Peki ya ego ile yardım edersek?
Bir telefon konuşması sonrası bu konuda birşeyler paylaşmak istedim.
Arayan yakın bir dostumdu. Derler ya, zehir gibi kafası olan birisi. Paraya çok tamah etse bile, yardımsever birisidir. Para isteyin halleder, fikir isteyin cevap verir, işinizden bahsedin, parlatır.
Bir arkadaşı aramış, biraz para istemiş. Yollamış bu da. Sonra sormuş, "n'apacaksın" diye.
Sattığı bir ürünün tahsilatını yapmamış ama kargolayacakmış. Çocuk da merak ediyor, ne sattın ki, nasıl tahsil edeceksin, iş modelin nasıl vs...
Karşı taraf pek kaçamak cevaplar vermiş, sorulardan sıkıldığı belli.
Eleman da sinir oluyor ve beni arıyor. "Sadece yardım etmek istedim, bu garip tepki niye?" diye veryansın ediyor.
Yardım, sosyalleşmenin en guzel meyvelerinden olsa da, egonun ürünü, egonun besin kaynağı. Çünkü yardım ederken egomuz beslenir. Hele narsizm tohumları da varsa,
kendimizi kurtarıcı görebiliriz.
Yıllar önce yaşam amacımı "insanlara hizmetle görevli bir ruh" olarak tanımlıyordum.
Oysa insanlara hizmet ederken tevazunun getirdiği egoya boğulduğumu gördüm.
Artık bugün bizzat yardım istemeyen birine yardımcı olmuyorum.
Hem koçluk deneyimlerim hem de biraz fazla çalışan kafamdan mıdır bilmiyorum, birçok sorunu görür görmez çözebiliyorum kafamda. Ama gözledim ki, karşımdaki sorunu için yardım istemiyorsa bunu onunla paylaşmak, bir çözüm değil. Velev ki
bilmek zaten çözüm değil.
Ve hatta eğer çenemi tutamayıp derdine derman olmaya kalkarsam ve o da pek kıymetli fikirlerim yerine başka şeyler yaparsa...
Bu sefer de madem yapmayacaksın, neden anlatıyorum diyerek kendime kızabiliyorum. Tanıdık mı bu duygu?
Kendime neden kızıyorum peki?
Ona hayır işlemeye çalışırken, kendi egom incindi.
Neden?
Karşılık bekleyen bir yardımda bulundum, sözlerimi uygulamasını bekledim. Güya karşılık beklemediğim yardımım egomu
incitmişti.
Demek ki yardımlarda dikkatli olmali.
Egonun yol açtığı beklentilere dikkat etmeli ki kaş yapaIım derken göz çıkarmayalım.
Merak edenler için küçük bir not: geliştirdiğim hayat amacım değer üretmek. Böylece kendimle ilgilenebiliyorum ve başkasının hayatına müdahale etmiyorum.
Ya siz?