görünen görünmeyendir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
görünen görünmeyendir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Eylül 2012 Pazartesi

Sağlık Üzerine Koçluk


Tanrılar Okulu'nda en sık geçen cümlelerdendir; "Görünen Görünmeyendir".
Psikolojinin, fizyolojiye etkisi açısından da bu düsturu kullanıyorum.
O sebeple koçluk becerilerini klasik hedeflerin ötesinde, kilo kontrolü ve hatta hastalıklarda da deniyorum.
Öyle ki blogumda bazen ufak paylaşımlar yapıyorum, mesela: Kilo Dediğimiz Şey %100 Psikolojiktir.
Yakın zamanda bu konuda daha da derinleşmeyi planlıyorum, hatta bir hastane çatısında sunmaya hazırlanıyorum.
Eğer sizin veya çevrenizdeki kişilerin de kilo kontrolü ve sağlıklı bir yaşam için psikolojik çalışmayı aklınızdan geçirirseniz, görüşelim isterim.
Daha detaylı bilgiyi yüzyüze görüşmelerde veriyorum, ancak kaba bir özete ne dersiniz?
Kilo kontrolünde bir diyetisyen ya da spor eğitmeni olmadığım için ne egzersizlerinize karışıyorum ne de yediklerinize. Uzmanlık alanım zihin olduğuna göre, sadece zihinsel süreçleriniz hakkında seans yapıyoruz ve bugüne kadar kiminle kaç kilo hedeflenmişse, %100 başarıya ulaştık.
Hastalıklar konusunda ise, şifa yöntemlerine ne kadar çok inanırsam inanayım, kullanmıyorum. Ayrıca tıbbi bir eğitim almadığım için tedavi de ediyorum diyemem. Ancak özellikle nükseden hastalıklar başta olmak üzere, hastalıkların geri planındaki psikolojik tohumlara ışık tutuyor ve o düşüncelere koçluk uyguluyorum. Böylece çok hızlı bir tedavi süreci yaşıyorsunuz.
Bu konu kulağınıza saçma geliyor olabilir, mantıklı geliyor olabilir... Düşüncelerinizi ve varsa taleplerinizi paylaşın lütfen: cozum@mustep.com

3 Eylül 2012 Pazartesi

Doğrularla Esneyemeyiz


"Görünen görünmeyendir" diye bir cümle vardı Tanrılar Okulu'nda. Sanırım kitaptan en çok alıntıladığım cümle buydu.
Anlamı basit; gördüklerinizle yetinmeyin, ardını görmeye çalışın.
Kördüğümleri açmak için bugüne kadar neler denediniz kim bilir... Çözüm oldu mu?
Oysa yaşam akış üzerine kurulu, değil mi? Akan şey de esnektir, siz peki, esnek misiniz?
Mahalle baskısından herhangi bir tutuma cevabınıza kadar, doğrularınıza sarılıp yaşarsanız, sizce kazık yutmuş gibi olmaz mısınız aslında?

Peki nasıl esneyebilirsiniz?

Kendinizi inkar edebilir misiniz?
Bu biraz zor, o yüzden bir ara tekrar değinebilirim bu konuya.
Daha kolay bir soru ile tekrar deneyelim; aklınızdan geçen konulara zıttından bakabilir misiniz?
Böylece konuların, olguların zihninizde edindiği haritaları da değiştirebilir, geliştirebilirsiniz.

Mesela en tiksindiğiniz durumlar ve olaylarda hoşunuza gidebilecek neler var?
En büyük acı anınızda keyif alabileceğiniz ne gibi unsurlar vardı?
En saçma düşüncede mantıklı neler var?

Bu ve benzeri yaklaşımlar, kalıplarınızı daha kolay fark etmenizi ve kırmanızı sağlar. Doğrularınızın süsünden, hantallığında kurtulursunuz.
Peki kalıplarından kurtulanlar ne oluyordu?
Normlarından arınıyor, normal bir insan olmaktan kurtulup özgünlüklerini idrak ve ifa ediyorlar.

Özgün olmak hepimizin hakkı, ama öncelikle esnek olmayı başarmalıyız. Tıpkı yogadaki gibi değil mi?