kriz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kriz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2014 Cumartesi

Yeni Rotam: Kriz Yönetimi

Dolu dolu beş yıl geçti… Bir süredir blogumu ve web sitemi ve benzeri dijital hesaplarımı ihmal ettiğimin farkındayım. Koçluk üzerine olan işimi bir bakıma bıraktım, bir bakıma büyüttüm, adını siz koyun. Bireysel koçluk konusunda uygulamalarım zaten global pazarda da bilinmeye başlamıştı. “Nasıl daha iyi yaparım?” felsefesinden gidersek, artık eskisi kadar tatmin olmamaya başlamıştım. Daha zor ve daha içinden çıkılamayan vakalara yoğunlaştıkça kısa birkaç güzel kavşağa denk geldim. Fırsat Yönetimi sizi risklerden korur ve krizlerden avantaj yakalamanızı sağlar Mesela nöropsikoloji konusundaki çalışmalarımın akademik bir altyapıya ihtiyacı var artık. O sebeple eğitim almak için bu işin anavatanı Almanya ile iletişime geçtiğimde güzel bir üniversite orada görev yürütmem için davette bulundu. Birçok kişinin öğrenci olabilmek için güzel CV’ler sunduğu European Schools Of Economics, İstanbul kampüsünü açacak yakın zamanda. Ve siz müstakbel öğretim görevlilerinden birinin blogunu okuyorsunuz şu an. (Tanrılar Okulu isimli kült kitapta bu okuldan sık sık bahsediliyor, zaten kitap bu çokuluslu üniversitenin kuruluş öyküsünü anlatıyor) Bu güzel gelişmelerin eşliğinde şans, tesadüf, kader… Bazı fırsatlar çıktı karşıma ve kenarda duran, bir türlü yeterince yoğunlaşamadığım bir konuya yönelik sinyaller aldım: fırsat yönetimi; kriz yönetiminden çok daha fazlası.
Bildiğiniz gibi mustep gelişim hizmetleri adıyla hizmet veriyordum. Ama artık innomind oldu namım, ajans şeklinde hizmet veriyorum. Çünkü...
Artık bireysel seanslarla ilgilenmiyorum diyebilirim. Konusunda uzman arkadaşlarıma yönlendiriyorum böylesi talepler olduğunda. Ama konu krizse, başka bir koç veya danışman kolay kolay altından kalkamayacaksa, işte orası benim vatanım! Eski ilgi alanım örgütsel psikoloji, kendi geliştirdiğim koçluk teknikleri ve yine kendi geliştirdiğim zihin haritalama becerilerinin harmanlandığı koçluk seansları düşünün. Normal koçluk seanslarından biraz daha uzun ve çok daha zorlu geçen bu seanslarda ne oluyor peki? Müşterilerimin ortak görüşü: birlikte mucizeler yarattığımız! “Kök neden analizi” diye bir şey var. Mühendislerin kullandığı bir tanımdır genelde ve sorunları analiz etmeye yönelik kullanıyorlar. Ben ise en derindeki nedenleri ortaya çıkarmalarına yardımcı oluyorum. Böylece etkisi daha yoğun sebepler ortaya çıkıyor ve enteresandır, bunları çözmesi daha kolay, daha düşük maliyetli, hatta ücretsiz diyebiliriz. Dolayısıyla buradan çıkıyor ki, müşterilerim onlara para kazandırdığımı düşünüyorlar! Tabi bu faydalar ne sağlıyor? Daha yararlı bir vatandaş olmamı! Bu yüzden bana bu onuru yaşamama vesile oldukları için onlara ve krizlerine çok derin teşekkür ediyorum! Ne tür krizler, ne tip çalışmalar… Detayları merak ederseniz yeni web siteme bekliyorum. Artık innomind ile karşılaşacaksınız! Ajans gibi çalışıyorum; hukuktan finansa, alanında uzman ortaklarımla yürüyorum.

12 Mayıs 2011 Perşembe

Olasılıkları Fırsata Dönüştürmek Dedikleri...



Dün bir etkinliğe katıldım, Bilgi Üniversitesi, Örgüt ve Endüstri Psikolojisi Yüksek Lisans Programı'nın, İK'da yeni yaklaşımlar: Risk Yönetimi adında bir sempozyumundaydım.
Bazı gözlem ve kazanımlarımı paylaşmak istedim.
Şu günlerde bir havayolu şirketinin personel güçlendirme projesine eğitim içeriği hazırlıyorum. Uzun bir araştırma sürecindeydim ve bazı verileri tararken havacılık sektöründe hayatınızı makinalara ve yazılımlara bağlı olsa dahi, kazanların tamamına yakınının direk insan faktörlü, kalanının da dolaylı olarak insan kaynaklı olduğunu gördüm defalarca.
Cahil Mustafa, diğer sektörlere de kabaca göz gezdirince benzer sonuçlarla karşılaştı.
Bu konuda çözüm yolları olarak nelere başvurulmuş, nelere başvurulabilir diye bakınca da karşıma, eğitim projemle de ilgili olarak Endüstriyel ve örgütsel psikolojiler çıkıyor.
Bu insan faktörü konusunda ülkemizde durum nedir? 
Risk yönetimi adıyla, dar bir mecrada, yabancı merkezli ya da uluslararası Türk işletmelerinde birkaç örnek çıkıyor karşıma. Yani yerel ve derin problemlere, uluslararası vizyonu olanlar değiniyor sadece.
Kendi adıma göz ardı ettiğim bir şeyi paylaşmak istiyorum:
Yönetsel becerilerden birisi olan kriz yönetimine çok odaklıyım ve bu konuda kendime güvenirim. Gayet proaktif birisi olduğumu düşünüyor ve bir kriz ortamında bahane bulmaktansa çözüme yönelerek bunu gösterdiğime inanıyordum.
Oysa bu sempozyumda yapılan bir paylaşımda, proaktifliğin, krizin doğup da oluşan zararın tazminine çalışmak değil, risk faktörlerini öngörerek tehditleri çözüme ve hatta fırsata dönüştürmede yattığına değinildi.
Kriz yönetimi gibi çok önemli bir gereksinimi, risk yönetimi adımına çekerek, yönetsel beceride, daha derin bir vizyon kazanılabilecek yani.
Tehdit yönetiminden olasılık yönetimine odaklanmak diye de bakabiliriz.

Kriz yönetiminde başarılı bir noktada görüyorum kendimi.
Şimdiki hedefim ise risk yönetiminde başarılı olmak. Ve en uygun zamanda da, fırsat yönetimine odaklanmayı düşünüyorum (buna dün değinilmedi, blogu yazarken düşündüm:) )
Merak ettim, risk haritası çıkaracak olsaydık nasıl olurdu? Mesela ilk 20 risk kalemimiz neler olurdu?

Bir başka gözden, ötelenen konu da gerçekleşmesi çok küçük olasılıklar olan, milyonda bir misal, böylesi riskleri "nasıl olsa olmaz" ya da "önceliklerimiz farklı" diyerek önce öteleme sonra göz ardı etme ve hatta unutmaya meyilliliğimiz...

Bu iki önemli kalemin haricinde sempozyumdan birkaç notumu daha paylaşayım:
  • Risk yönetiminde firma yönetimi, İK pozisyonunda kararlı ve süreç içinde etkin olmalı ki Risk Yönetimi işlevsel olsun.
  • İş kazalarından kaynaklı ölümler yadsınamayacak kadar fazla ve cep telefonları ile motorlu taşıtlar başlıca sebepler.
  • Diğer ülkelerde gerçekleşen olaylardan ders alarak ülkemizde ve hatta firmamızda hazırlıklar oluşturabiliriz.
  • Ülke demişken İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin afetler için Risk Yönetimi'ne dair çok başarılı hazırlıkları var.
  • Kurumda risk kültürü yerleştirilmediği takdirde risk yönetimi gerçekleştirilemez.
  • Risk senaryoları üzerine çalışmak, risk yönetiminde çok önemli deneyimler kazandıracaktır.
  • Kurumsal Risk Yönetimi, diğer departmanlarla entegre mi, yoksa bir kerelik başvurulan, tak çıkar bir süreç mi?
  • Ülkemizde günde 3 kişi iş kazasından ölüyor.
  • Bilgi ve beceri, risk yönetimi için yeterli değil, tutum da önemli: kırmızı ışıkta durmamız gerektiğini biliyoruz, kırmızı ışıkta durabilecek beceriye sahibiz ama kırmızı ışıkta duracak tutumumuz var mı?
Zaman içinde, başka paylaşımları ve ilham edindiklerimi de yazarım.
Hepimize bol fırsatlı mesailer:)