risk yönetimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
risk yönetimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ocak 2013 Çarşamba

Gelişimzedeler İçin


Sorunları çözme konusunda pişe pişe bitmedi yolculuğum.
Şükür ki kriz yönetiminde ustalaşınca artık risk yönetiminde de yetkinleşmeye başladım ve inanıyorum ki yakında fırsat yönetiminde vizyon sağlayabileceğim.

Hayat amacını icra eden, işini bunun üzerine kurmuş birisi olarak son aylarda zorlandığım bazı şeyler vardı.
Bunlar arasında ilk sırada sanırım vasat uygulamalara tanık olmamı söyleyebilirim.
Akademik veya özel eğitimli olsun fark etmez, psikolojik destek şarlatanlarını görüyordum birçok yerde. 
Fahiş fiyatlara işlevsiz uygulamalar, hatta birçok sahtekarlığı da görüyor, duyuyordum.
İşimi değerlerim üzerine yaptığım için, canım sıkılmakla kalmıyordu, içim acıyordu.
Ben de karanlığa küfredeceğime daha çok çalışayım, bir mum yakayım diyordum.
Artık bu mumun ışığını artırmaya karar verdim arkadaşlar!
Ben hizmetlerime zaten tüm yoğunluğumla devam ediyorum.

Ama bu sürede psikologzedeler, psikoterapistzedeler, terapistzedeler, koçzedelere yardımcı olmak istedim.

Ne demek bu?
Daha önce psikologundan XYZ terapistine kadar, destek almak istemiş, ama başarısızlıkla sonuçlanmış, hatta kendini kandırılmış hisseden kişilere indirim sunarak yardımcı olmak istiyorum.
Çünkü madem bizim bir meslek yasamız yok, psikologların meslek yasasının da bir işlevi yok, o halde kişisel gelişim camiasının başarı çıtasını korumak ve yükseltmek de bize düşüyor.
Psikologzede tabirini seviyorum, çünkü ne iş yaptığımı bilmeden hor gören psikolog ve psikologcular daha çok bu camiada. Ve yazın sık sık psikologzedelerle çalıştım; ailevi sorunlarını çözmek için psikologa gitmiş ve en hatalı uygulamalara maruz kalmış insanlarla da çalıştım, 15 seans bir obsesyonun çözülmesi için psikologa gitmiş ve bir arpa boyu yol alamamış olup benimle 2 seansta çalışıp mutlu ayrılan dostlarım da oldu. Ben de bu sebeple psikologzede diye ifade ediyorum, ancak her hizmetin zedesi vardır. 

Tabi bu sözlerimden ötürü beni psikolog karşıtı saymak yersiz olur. Çünkü bunlar demek değildir ki psikologlar işlevsiz... Az önce bahsettiğim danışanlarımın gittiği psikolog ve psikoterapistlerin gelişmesi gerekiyordu, o kadar. Psikolog da olabilir sizi tatminsiz bırakan kişi, bilmem ne terapisti de, hatta uluslararası akreditasyonlara ve bir sürü sertifikaya sahip yaşam koçları da olabilir... Sözlerimi işini layığıyla uygulayan bireyler üstlerine alınmayacaklar zaten, saygım sonsuz.

Buradaki esas unsur, paranızın ve en önemlisi vaktinizin boşa gittiğini düşünüyor olmanız. 
İndirimden yararlanmak için bana yalan ifadeyle "gittim, olmadı" da diyebilirsiniz, bu sizin vicdanınıza kalmış bir şey. Sonuçta ben bu teklifimi size koçluk satmak için değil, çözümsüz kalan süreciniz için destek olmak adına sunuyorum.

Küçük bir ek yapmak isterim; bazı durumlar vardır ki çalışılamaz. Ancak direkt "sizinle çalışamayız" diyen birisi değilim, elimden gelenin en iyisi yapmak istiyorum. O sebeple meraklarınızı paylaşabilirsiniz, fırsat buldukça cevap vermeye çalışacağım.

Düşünceleriniz, yorumlarınız hatta şikayetleriniz için adres belli; cozum@mustep.com

12 Mayıs 2011 Perşembe

Olasılıkları Fırsata Dönüştürmek Dedikleri...



Dün bir etkinliğe katıldım, Bilgi Üniversitesi, Örgüt ve Endüstri Psikolojisi Yüksek Lisans Programı'nın, İK'da yeni yaklaşımlar: Risk Yönetimi adında bir sempozyumundaydım.
Bazı gözlem ve kazanımlarımı paylaşmak istedim.
Şu günlerde bir havayolu şirketinin personel güçlendirme projesine eğitim içeriği hazırlıyorum. Uzun bir araştırma sürecindeydim ve bazı verileri tararken havacılık sektöründe hayatınızı makinalara ve yazılımlara bağlı olsa dahi, kazanların tamamına yakınının direk insan faktörlü, kalanının da dolaylı olarak insan kaynaklı olduğunu gördüm defalarca.
Cahil Mustafa, diğer sektörlere de kabaca göz gezdirince benzer sonuçlarla karşılaştı.
Bu konuda çözüm yolları olarak nelere başvurulmuş, nelere başvurulabilir diye bakınca da karşıma, eğitim projemle de ilgili olarak Endüstriyel ve örgütsel psikolojiler çıkıyor.
Bu insan faktörü konusunda ülkemizde durum nedir? 
Risk yönetimi adıyla, dar bir mecrada, yabancı merkezli ya da uluslararası Türk işletmelerinde birkaç örnek çıkıyor karşıma. Yani yerel ve derin problemlere, uluslararası vizyonu olanlar değiniyor sadece.
Kendi adıma göz ardı ettiğim bir şeyi paylaşmak istiyorum:
Yönetsel becerilerden birisi olan kriz yönetimine çok odaklıyım ve bu konuda kendime güvenirim. Gayet proaktif birisi olduğumu düşünüyor ve bir kriz ortamında bahane bulmaktansa çözüme yönelerek bunu gösterdiğime inanıyordum.
Oysa bu sempozyumda yapılan bir paylaşımda, proaktifliğin, krizin doğup da oluşan zararın tazminine çalışmak değil, risk faktörlerini öngörerek tehditleri çözüme ve hatta fırsata dönüştürmede yattığına değinildi.
Kriz yönetimi gibi çok önemli bir gereksinimi, risk yönetimi adımına çekerek, yönetsel beceride, daha derin bir vizyon kazanılabilecek yani.
Tehdit yönetiminden olasılık yönetimine odaklanmak diye de bakabiliriz.

Kriz yönetiminde başarılı bir noktada görüyorum kendimi.
Şimdiki hedefim ise risk yönetiminde başarılı olmak. Ve en uygun zamanda da, fırsat yönetimine odaklanmayı düşünüyorum (buna dün değinilmedi, blogu yazarken düşündüm:) )
Merak ettim, risk haritası çıkaracak olsaydık nasıl olurdu? Mesela ilk 20 risk kalemimiz neler olurdu?

Bir başka gözden, ötelenen konu da gerçekleşmesi çok küçük olasılıklar olan, milyonda bir misal, böylesi riskleri "nasıl olsa olmaz" ya da "önceliklerimiz farklı" diyerek önce öteleme sonra göz ardı etme ve hatta unutmaya meyilliliğimiz...

Bu iki önemli kalemin haricinde sempozyumdan birkaç notumu daha paylaşayım:
  • Risk yönetiminde firma yönetimi, İK pozisyonunda kararlı ve süreç içinde etkin olmalı ki Risk Yönetimi işlevsel olsun.
  • İş kazalarından kaynaklı ölümler yadsınamayacak kadar fazla ve cep telefonları ile motorlu taşıtlar başlıca sebepler.
  • Diğer ülkelerde gerçekleşen olaylardan ders alarak ülkemizde ve hatta firmamızda hazırlıklar oluşturabiliriz.
  • Ülke demişken İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin afetler için Risk Yönetimi'ne dair çok başarılı hazırlıkları var.
  • Kurumda risk kültürü yerleştirilmediği takdirde risk yönetimi gerçekleştirilemez.
  • Risk senaryoları üzerine çalışmak, risk yönetiminde çok önemli deneyimler kazandıracaktır.
  • Kurumsal Risk Yönetimi, diğer departmanlarla entegre mi, yoksa bir kerelik başvurulan, tak çıkar bir süreç mi?
  • Ülkemizde günde 3 kişi iş kazasından ölüyor.
  • Bilgi ve beceri, risk yönetimi için yeterli değil, tutum da önemli: kırmızı ışıkta durmamız gerektiğini biliyoruz, kırmızı ışıkta durabilecek beceriye sahibiz ama kırmızı ışıkta duracak tutumumuz var mı?
Zaman içinde, başka paylaşımları ve ilham edindiklerimi de yazarım.
Hepimize bol fırsatlı mesailer:)