19 Ağustos 2012 Pazar

Bari Bu Bayram Kendinizle Barışın :)

Ramazanın en sevdiğim yanı sanırım farklı bakış açıları getirtebilmesi.
Mesela okulda öğrettikleri üzerinden gidersek, oruç tutarak açların halinden anlayabileceğiniz düşünülür. Ayrıca farklı öğün zamanlamalarıyla da yaşanabileceğini görüyoruz. Öğünlerini değiştirebilenler, düşüncelerini de değiştirebilirler, yaşamlarını da, boyun eğdikleri sıkıntılarını da...
Oruç sadece aç kalmak olsaydı, açlar direkt cennete giderdi sanırım. Üstelik oruç sadece semavi dinlerde değil, her öğretide ve dinde yer bulan bir eylem.
Peki neydi bu kadar önemli kılan bunu?
Cennetle müjdelenir, iyi ahlakla ödüllendirilir, ancak nihayetinde bilgeliğe giden yol için en gerekli şeydir amaç: Disiplin.
Ramazan'ın anlamına baktığımda kızgın taş ve yağan yağmur ile karşılaştım. Günahları (hatalarımızı) yakıp kaybettirebilen ve yıkanırcasına istemediğimiz ŞEY'lerden arınma süreci...

Bugün ise bu orucun bayramı, üstelik de orucun yasak olduğu gün! 
Bugün başka ne yasak? Küslükler.
Çünkü bayramlar, kutlama günüdür ve kutlamalar tek başına yapılmaz.
İsterseniz konu komşu, akrabalar hısımlar bir arada bulunun, ne hoş. Ama bir şeyi merak ettim, kendinizle küslüğünüz ne durumda?
Bu bayram günlerinden güç alarak kendinizle barışabilecek misiniz?
Ben de dahil, kendimizi affedemediğimiz durumlar yaşayabiliyoruz, hatta ben neden affedemediğimi bile bilmiyorum kendimi.
Ama ne demiş sevgi insanı Mevlana;

"Dün dünde kaldı cancağızım,
Bugün yeni şeyler söylemek gerek"

Hem kendi dünümüzü hem de küslük taşıdığımız diğer dünleri bırakma vakti geldi galiba.

Mutlu bayramlar diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzla blogu zenginleştirdiğiniz için teşekkürler :)))