19 Aralık 2014 Cuma

İşe Alım Dediğin

İşe alım anlatmayacağım, girişimcilik de anlatmayacağım, iş aramayı da anlatmayacağım. İnsani temeller ve meyveleri üzerine yazacağım bu sefer ve tabi ki bunun iş hayatımızdaki beklenmeyen etkileri. Koşturmalı gündemimizden ötürü üzerinde pek de duramadığımız şeylerin beklemediğimiz sonuçlarını merak ediyor musun?
Yıllar önce bir mülakat daveti almıştım. Gittiğimde öğrendim, ilgilenmediğim bir iş dalıydı ama müstakbel müdürüm o kadar etkilemişti ve motive etmişti ki, tamamen beceriksiz olduğuma inandığım satış işini bana satmıştı.

is-teklifi
Başka bir vakit arkadaşımın patronu benimle çalışmak istiyordu. Zaman zaman firmalarına ziyarete giderdim, projeleriyle ilgili sorunlarını çözerdim öğrencilik zamanlarında. Tam zamanlı çalıştırmak istemiş ama beni kandıramayacaklarını düşünmüşler. Bilmediğim bir alandı ama tam da istediğim gibi bir işti; rakiplerde bile firma ve benim adım anılmaya başlanmıştı.
Orada zamanımın dolduğunu düşündüğüm zamanlardaysa annemin bir arkadaşı eve sık sık gelip gitmeye başlamıştı ve benimle çalışmak için ısrar ediyordu.
Çalışan olduğum zamanlardaki tekliflerden aklımda kalanlar bunlar.
Kişisel sürecim, girişimcilik çabalarımda ise birçok kez yatırım ve ortaklık teklifi aldığım gibi yine iş teklifleri de alıyordum. Koçlukla yaptığımız başarıyı insan kaynakları müdür olarak yürütmemi istiyorlardı mesela. Hayalime hizmet etmediğine inandığım için reddediyordum kibarca.
yeni-mezunAma hep merak da etmişimdir, acaba bir fiyatım var mı diye.
Neyse efendim, son aylarda geyik yapıyorum bazen işveren arkadaşlarla. Malum diplomamı alabildim sonunda, yeni mezunum, sigaram da yok, yabancı dil var, Word-Excel’de iyiyim, yardımcınız olayım diyorum.
Belki benimki latife ama baba bey hazretleri önerdi: “oğlum artık mezunsun, e yabancı dilin de güzel, sorun çözmede de isim yapmışsın, stratejiye falan kafan baya basıyor, maşallah çevren de var; bir firmada yönetimde işe girsen ya, sigortan falan da yatar!”
Bir aile büyüğümüzün teşbihleriyle girdiğim fakültemden babaannemin adağıyla mezun oldum, babamın duasıyla da işverenler dürtüyor beni.
Peki biraz işe alım konuşalım mı?
Malumundur İK uzmanı değilim, sadece insan uzmanıyım diyebilirim. Mülakatları da pek bilmem; ama en sık aldığım iş teklifleri “şu işi sen yürütsen ya/yapsan ya Mustafa!” şeklinde.
Oysa geçen gün farklı bir şey oldu: birlikte güzel süreçlerden geçtiğimiz eski bir müşterim, yakın dostum ofisine davet etti.
Bir işten bahsettiler kabaca, detaya henüz tam girmediler ama heyecanlandıkları kesin. Ufak ufak bazı şeyler söylüyordu Genel Müdür ve yardımcısı, ben de kimlerde bu özellikler olabilir diye zihnimi taramaya başlamıştım, benden çalışan önermemi isteyecekler sandım. Bunu tahmin eden yönetici uyardı: “zihnini yorma, sana teklif edeceğiz” diye. Genel Müdür de “a, tabi” diye devam etti. “İşi anlatınca sen de göreceksin, senden başka layıkıyla yapacak kimse yok!”
Network marketing yapan arkadaşlar da konuya böyle giriyor genelde! Yine de ben ve bir dostumdan başka kimseyi beğendiğini görmediğim, duymadığım bir liderden böylesi sivri bir övgü beklemiyordum.
“Firmamıza katkıların yadsınamaz. (Kriz yönetimi ve çalışan yönetimi üzerine çalışmıştık. Kaos dolu firma kahkahalı bir ofis oldu) Şimdi ise seninle çıtamızı yükseltmeliyiz!“ diye yeni bir salto geldi.
Koltukların çok kabarmıştı ve hep bahsettiğim yerden geldiler: firmalar ekip üyelerinin hayaliye kendi planlarını buluşturabildiği nokta onu tavlar!
Man and MoneyŞimdi iki saniye buradan çıkalım, bir şey paylaşmak istiyorum. Müşterilerim benden çok memnun olsa bile kişisel bir kaygım var: rambo olmak! Tek kişi değil de ekip olabilmeyi hep istedim, merak ettim, ama nasip olmadı henüz. Ekiplerin içinde bile tek başınaydım açıkçası.
Diploma sebebiyle başlayan askerlik sürecinde askerlik şubesinde geçirdiğim zaman beni düşündürtmüştü, kişisel duruşuma uymayan mekanlarda zaman geçirsem, tanımadığım ya da zorunda olduğum kişilerle vakit geçirsem yeni deneyimler olmaz mı dediğim bir süreçteyim.
Bu düşüncelerimi ve ramboluk halini bildiği için genel müdür buradan geldi bana. Bitmedi; web sitem ve bloğumdaki paylaşımlardan kendince bir eksik fark etmiş ve onu birlikte gidermeyi önerdi. Ders çalışmış resmen!
Bu girizgahı geçelim artık, işin detaylarını anlattığında yutkunduğum anlar oldu. Bilardoyu düşün, siyah 8 sokan kazanır Amerikan Bilardoda, zamansız sokansa kaybeder. Oyuncu 8’e sıra gelince sokmalıdır, rakibinin sokmasını engellemek içinse 8’i veya beyaz topu saklamalıdır. Firmanın benden istediklerinde ise önümde hep siyah 8 var ve biri sokulunca yeni siyah 8 geliyor masaya. Ya sokmalıyım ya da zamanlama sebebiyle saklamalıyım. Diğer yedi top yok, hepsi siyah 8! Öngörü, yaratıcılık, diplomasi, strateji ve üç beş beceri daha inşallah!
Düşününce baktım, aday önerisi dahi çıkaramadım kafamda, “ya aslında şu kişi de olabilir“ diyemedim. Eğer sen veya tanıdığın birileri varsa tanışalım isterim, çevremde olmanızdan onur duyarım, bilgi alışverişi yaparız.
Teklife gelirsek, tipik bir Y kuşağıyım. Fiyatım yok ama dikkatimi çekmeyi başaran teklifler de varmış efendim. Koca bir gün değerlendirmekle geçirdim. Keşke dedim AKUT (Acil Karar Uygulama Tekniği) hizmetimi biri de bana yapabilseydi.
İşlerimin güzel olması ve gittikçe daha da güzelleşmesi sebebinden midir bilmiyorum, gelir durumunu sorma gereği bile duymadım. Pozisyon karışık ve henüz resmiyete dökülmedi, detayları o sebeple belki zaman içinde paylaşırım.
Gelelim işe alım yapan arkadaşlara önerilere: adayı araştır. Adaya gösterilen değer adayın da sana değer vermesini sağlayacak. Şımarık adaylarda sempati uyandırmayı bile sağlayabilirsin. Ayrıca onun hayaliyle firmanın planlarını örtüştürebildiğin ölçüde “biz“ olursun. Bununla ilgili HERO hizmetime ve başarı hikayelerine bak derim.
Adaylar: katma değerini ortaya çıkar ve muadillenemeyecek, kopyalanamayacak özelliklerine bak! Yıllar önce de bir firmada meditasyondan sorumlu yönetici diye sıfatlandırılmıştım. Bölge müdürüm “sen meditasyonunu yap yan odada, satışa çevirme işini ben yürütürüm“ demişti, çok işe yaramıştı. Bu firmada da teklif edilen 2010’da ortaya attığım fırsat yönetimi kavramı üzerinden geldi, keza web sitem firsatyonetimi.com.
yaratici-cv-600x300
O zaman sorular geliyor:
Katma değerin, diğer çalışanlardan ayrıldığın özelliğin ne?
Hayalin ne? Bu hayal yolculuğuna kimleri veya ne tip firmaları hayal ortağı edinebilirsin?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzla blogu zenginleştirdiğiniz için teşekkürler :)))