14 Aralık 2014 Pazar

İnovasyon: Yık, Anlam Kat, Baştan Yarat!

Mevzusu oldu geçen hafta katıldığım etkinliklerden birini anlatayım dedim.
Türkiye İhracatcılar Meclisi’nin organize ettiği Türkiye İnovasyon Zirvesi’nden bahsedeceğim.
İnovasyon adı altında birçok gereksiz konu kadar çok şeylerle de karşılaşma fırsatı buldum.
PicsArt_1418516254962
Önceliği bir türlü yıldızımız barışmayan Arçelik’le yapalım. Hoş bazı ürünleri vardı. Biri özellikle ilgimi çekti. Projektör ve sensör sistemi sayesinde ocak, fırın, bulaşık makinası ve aspiratör gibi aletleri bütünleşik şekilde tek alandan ve tuşsuz yönetmenizi sağlıyor. Fotoğrafta da gördüğünüz gibi yukarıdan bakan bir projektör ile tuşların sanal yerlerine parmağınızı götürüyorsunuz ve sensörler olmayan o tuşa basmışsınız gibi işleme giriyorlar. Hatta projeksiyon sistemi sayesinde dilediğiniz bir alanda bebek kamerasının (muhtemelen ayarlanan başka kameraların da) görüntülenmesini sağlayabiliyorsunuz.
PicsArt_1418516309281
“Arçelik mucidi olduğu bu eşsiz sistem ile” diye sunumuna devam ederken ablamız, van minüt dedim. Bir dostumun Türkiye’de distrübütörlüğünü yaptığı bir projeksiyon sisteminden bahsediyoruz burada. Ve mucit kurum MIT. Geçen seneki The Great Festival of Creativity’de Emirgan Müzesi’nde bizzat gördüm, ondan birkaç ay önce de kullanma fırsatım oldu. Arçelik’teyse daha prototip aşamasında. Ama benimle çok da gerekli olmayan bir tartışmaya girmek istediler.
Yaptıkları inovasyon mu, kesinlikle. Katma değer var, yenilik var, kolaylık var. Teknoloji onların mı? Hayır. Bunu izah etmek istemiştim. Bu vesileyle de icat ve inovasyon farkını sana anlatmış olayım.
Daha güzel yerlere akalım hadi.
Çeşitli kulüpler ve üniversite standlarını da ziyaret ettim. Klişeleşmiş yarışmalar ve klişeleşmiş ödüller vardı. Ama bazıları ötesine geçmiş. Mesele Yıldız Teknik Üniversitesi IEEE, ödül olarak İngiltere Warwick Üniversitesi’nde eğitim ve çeşitli kurslar da sunuyor. IEEE kulüplerine duyduğum sempatiyi zaten bloğumu yakından takip ediyorsan biliyorsundur.
Ödül demişken başvuru@gseamturkey.org mail adresiyle iletişime geçerek, Amerika’ya uzanan global bir girişimcilik yarışmasından bahsetmeliyim. Bilgiler ilgili web sitesinde varmış zaten, önce Türkiye elemeleri, sonra global elemelerden geçip hoş bir para ödülü de var, 31 Aralık son gün.
Sanat galerilerinin hepsinde mi bilmiyorum, ama önemli olanlarda halka açılmadan birgün önce çok önemli kişilere özel bir gösterim yapılır ve halk görmeden önce bu çok önemli kişiler görür, beğendiğini satın alır. Biraz buna benzettiğim bir projeyle karşılaştım; Borsa İstanbul çatısında oluşturulan Borsa İstanbul Özel Pazar. Yatırımcı ve girişimci platformu oluşturuyorlar. Fikirlere değil taze girişimcilere hizmet ediyorlar (minimum 6 aylık işletmeler). Melek yatırımcılık konusunda ülkemizdeki dolandırıcılık ve yetersizliklerin önüne geçmek istediklerini söylediler. Ancak bazı beğenmediğim melek yatırımcılar da ağlarında. Umarım popülist yollar yerine işlevsel çıktılar üretebilirler. Yatırımcıysan veya yatırım arayan bir girişimciysen bakmanı öneririm: www.bistozelpazar.com
 
venus
İlginç bazı ürünlerle de tanıştım. Venüs Manisa’da imal edilen akıllı telefonlarımız. Detaylarına inmeyeceğim ama beğendim Vestel ürünü bu telefonları.
Sun Tekstil standında nanometrik havalandırmalı, ısıtmalı-soğutmalı tekstil ürünleri ilgimi çekmişti.
Özellikle kullandıkça kendinden parfüm bırakan veya yerleştirilen kozmetiklerin ürünü kullandıkça yayılmasını sağlayan sistem çok hoşuma gitti. Acaba kahvaltımı da enjekte etsem, yürürken falan vücudum emilim yapar mı diye merak ettim. Teknoloji o kadar ilerlememiş.
Hollanda zirvede ortak ülkeydi. Hollanda standında gördüğüm ürünlerden en çok ilgimi kablosuz EEG cihazı çekti. Ayrıca gıda ürünlerinin 3 boyutlu yazıcılardan çıkarılarak görsel şıklık kazandırıldığı sunumlar da çok hoştu. Umarım fotoğraftan betimleyebiliyorum.
Başka birçok atılımları var ve bazıları için ülkemizde kontaklar arıyorlar. Dilerseniz ticaret ateşeliğiyle dilerseniz benimle iletişime geçebilirsiniz. Yakında bir dostum da ülkemiz temsilcisi olacak umarım.
Bazı üniversitelerimize yeniden değineyim. Engelli destek sistemleri, hastalar için kafa hareketleri ile akıllı ev yönetimi gibi sistemler vardı. Nanometrik veya büyük sistemler üzerinden paylaşımlar gördüm. Özetle, hem özel üniversite hem devlet üniversitesi öğrencilerimiz büyük umut vaat ediyor. Hatta teknik meslek lisesi öğrencilerimiz bile canavar gibi. Robotik sistemler tasarlıyorlar ve şikayetleri var; hak ettikleri özeni ve önemi büyüklerden görememek.
Sabancı, Özyeğin, İTÜ ve Boğaziçi gönlümün efendileriydi. Doğru düzgün akademik çalışmaları da olmayan bazı üniversitelerin standları da bomboştu.
Savaşlardan hiç haz etmeyen, anti-militarist birisi olarak hoşuma giden tek şey tarihteki savaş aletleri, özellikle de İstanbul’un fethi için üretilen Şahin topları. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi, İngiltere’de bu toplara erişme imkanı bulmuş ve minyatürlerini tasarlamış. Yakında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Kültür AŞ. bünyesinde hediyelik eşya olarak satılacaklar. Bir hayalin ve “neden olmasın” düşüncesinin 1453’ten selamını masamda sergileyebileceğim.
259472_sahi
İnovasyona odaklanırsak son 3 örnek paylaşayım.
Kale Kilit’in iki ürünü ilgimi çekti. Birisi kapıda anahtar unutanlar için uyarı sistemi. Dalgın tipler için hoş bir kolaylık sağlıyor.
Diğeri ise süper yalın bir sistem: İnovasyonda en hoşuma giden şeylerden biri basit ama anlamlı olabilmek.
Kale_164_AS_mandallı_tuzaklı_alarmlı_silindir_barel_kilit_göbeğiKapı kilitlerinde hırsızlar kilidin yarısını kırar ve sonra da sanatlarını icra edermiş. Mühendisler de kilidin önden bir parçasını kolay ayrıştırılabilir yaparak ufak bir yem veriyorlarmış. Daha kilidin en zayıf noktası olan yarısına varmadan bir parçanın kolayca çıkarılmasını teşvik ediyorlar ve 80 desibellik bir gürültüyle alarm çalıyor. Çok basit, çok etkili, çok anlamlı.
Son bir inovasyon da tasarımdan gelsin.
Viko Elektrik birçok üründen bahsediyordu. En çok ilgimi çeken ise elektrik anahtarlarında kullandıkları el sanatları oldu. Anahtar kenarındaki kapakları çini sanatı, sedef kakma gibi sanatlarımızla tamamen el işi süslemişler.
Henüz piyasaya çıkmamışlar ve fiyat olarak biraz tuzlu olacak, ama Osmanlı sanatı sevenler için hoş bir tasarım inovasyonu.
Ülkemizde girişimcilik gibi anlaşılmayan konulardan biri de inovasyon. Birçok zirvede inovatif düşünce üzerine konuşurken bunu düzeltebilmek için çabalıyorum, örneklerini paylaşmaya çalışıyorum.
İnovasyonun harcındaki bazı kilit konuları da bu blogta paylaşmaya çalıştım fark ettiysen.
Toparlarsak yalınlık, anlamlılık, kolaylaştırıcılık, hitap edebilirlik, “neden olmasın” sorusunun cevabını çıkarabilmek.
Tüm zirve boyunca sadece bir panele katılabildim. Konuşmacılardan birinin ilk slaytında da şu cümle vardı: “Çevrenizdekilere bakarsınız ve neden diye sorarsınız. Ben ise olmayanları düşünürüm ve neden olmasın diye sorarım” demiş School of Economics kurusucu Bernard Shaw.
“İnovasyon bir problemi çözmeli”. İnovasyon bir düşüncenin ürünüdür ve sanırım neredeyse hep sıkıntılardan doğar. dolayısıyla inovasyon bir sorunu çözmeli, kolaylaştırmalı, etki etmeli.
Ayrıca şirketin tek bir inovasyonla var olamayacağını da söylediler. İnovasyonun çözdüğü bir durum hayata etki ediyor. Bu da hayatta değişikliğe sebep olduğu gibi yeni ihtiyaçlar doğuruyor ve yeni ihtiyaçlar da yeni inovasyonlara vesile oluyor.
Panelden bir örnek; arabaların seri üretim sistemleriyle kolay erişilebilir olması güçlü bir inovasyon. Ama bu seri erişim neticesinde trafik çilesi başladı ve şu an hem trafikten kaynaklı çevre kirliliği hem trafik sıkışıklığı hem de trafik canavarı diye 3 derdimiz var. Bu dertler için daha sağlıklı araç sistemleri inove edilmeye çalışılıyor, daha güvenli hatta insansız trafik sistemleri tasarlanmaya çalışılıyor.
Naçizane görüşüm tüketimden ziyade bilinçli kullanıcı sistemleri inove edilse diğer dertler de kendiliğinden çözülebilir.
Büyük kurumların hantallığına daha önce bir bloğumda değinmiştim, konuşmacı da inovasyonun büyüdükçe zorlaştığına değindi. Buraya tıklayarak küçük olmanın avantajlarını okumanı öneririm.
Son bir öğüt, başkası bozmadan kendini kendin boz. Başkası senin planlarını bozmadan kendi iş planını kendin boz.
İnovasyonun mucidi Schumpeter de inovasyonu yaratıcı yıkım olarak tanımlamıyor mu zaten?
Toparlarsak inovasyon teknik değil psikolojik bir süreçtir. Düşünsel bazı pratikler neticesinde mümkün olur. Yani inovasyon yapalım laflarıyla ya da inovasyon eğitimleriyle inovasyon pek de yapılası bir şey değildir, ancak zihnini inovatif motiflerle disipline edersen, o zaman inovasyon yapabilir oluyorsun.
Yık. Anlam kat. Yeniden yarat. Katma değerini yükselt.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzla blogu zenginleştirdiğiniz için teşekkürler :)))