16 Aralık 2014 Salı

Hülyanın Eteğindeki Sermaye

Kurtuluş Savaşımızla ilgili birçok efsanevi bilgi tüylerimi diken diken ediyor, ama en çok cephe dayanışması aklımda. Düşman cephe Anzaklarla yardımlaşma, öyle ki bazı cephelerde Yunan-Türk yardımlaşmalarını bile duyduk, okuduk.  Atalarımız bir mesaj veriyor: düşmanına bile onurla yaklaşacaksın.
Belki de temel değerlerimden biri insanlık olduğu için bu konuda hassasım.

asagilamak
CHP, MHP’yi Ce Ha Pe, Me Ha Pe diye okuyan eski başbakan (yenisini dinlemedim bu konuda) onları küçültüyor muydu yoksa zihniyetindeki alfabenin etkisinden mi öyle söylüyordu bilmiyorum. Ama AKP ve AK Parti arasındaki farkı biliyorsundur. Partililer ve parti karşıtlarının belirteci gibi bir şey.
Eski başbakanın ilim irfan paylaştığı, ileri demokrasi söylevleri de yüzünün ekşidiği, kavgadaymış gibi pozlarla gazeteleri süslüyor. Gülümsediği fotoğraflar o haberlerde kullanılmıyor.  Beden dili diye bir şey bilmeyen, öğrenmeye de gerek görmeyen CHP başkanı ise zaten tek tip model.
Küçültme, onursuzlaştırma, aşağılamaya siyasi bol örneğimiz olsa da devam edelim.
Beğenmediğimiz hallerde de böyle paylaşım yapıyoruz, bizzat halk olarak. Az önce Facebook’ta gördüm bu görseli. İçeriğine girmeyeceğim, ama amacını belli eden bir görsel seçimi, beni bu blogu yazmaya itti.
2014-12-14-23-20-16
Eski Kainat Güzelimiz Hülya Avşar’ı pek sevmesem de biliyorum belki de yüzbinlerce pozu vardır, iyi-kötü, neşeli-sarhoş, seksi-paçoz… Ama birinde dekolte kazası diğerinde ise spor yaparken alınan iki poz ile bu paylaşımı yapmak, kesinlikle bilgilendirme onursuzlaştırıcı şekilde değil tahrik!
Bu paylaşımları yapan ve yorumlayanlar acaba milli voleybolcumuza otobüste yapılan saygısızlıkta kızmadı mı?
Atletlerimizden birinin göğüs taytından ötürü yapılan milletvekili yorumuyla dalga geçmediler mi? Plajda bikinilerle, sokakta minilerle rahatça gezilemediği için kızarken, tenis gibi güzel bir spordan edinilen bir fotoğraf karesini bilerek servis ne derece tutarlı?
Bu Tarz Benim programını izledim çeşitli zamanlarda. Meşhur itin kıçına sokma seanslarına tanık oldum. Beğenilmiyorsa yarışmacı, vay haline! Gerçi es geçmeyelim, aynı programda yarışmacıyı beğendikleri zaman da göğün üzerine çıkarıyorlar. Mizacımızın özeti gibi sanırım.
Ama merhamet, onur, ahlak gibi değerler soyumuzda da kültürümüzde de tarihimizde de barbarlıktan çok daha güçlü!
Siyasetten pek bilmediğim bir kimlikten örnek vereyim: Bülent Ecevit. Sayın ifadesini bize getirmiş kişi, onunla dalga geçen siyasilere bile sayın diye hitap etmiş, parti içinde sıkıntılar olduğunda bile saygısından ödün vermemiş. Sanırım bu yüzden hatırladığım başbakanlığı dönemine kızsam bile saygıyla anabiliyorum.
mazhar özkan
O Ses Türkiye’yi izliyorum bazı akşamları. Mazhar Alanson ve Özkan Uğur’u görebilmek için. Aralarındaki atışmalara bayılıyorum, diğer jüri üyelerine lafları bile çok hoş. Beğenmedikleri şarkıcıları bile onurlandırıyorlar ve bunlar sadece Mazhar-Özkan üstatlar değil, her jüri üyesinin genel tutumu.
Beğenmediğin durumlarda muhatabını ezebilirsin, an geçer.
Ama beğenmediğin durumu onurlandırman da mümkün; dost edinebilirsin.
Daha önce bir bloğumda bahsetmiştim sanırım; Muhammed Peygamber sahabelerle gezerken yol kenarında bir köpek leşi görürler. Herkes iğrenirken o; “Rabbim dişlerini ne güzel yaratmış” diyebilmiş.  Bu kıssadan etkilendiğim için keskin gözlerimle pilates hocalarının nanometrik basenlerini değil şişman insanların güzel yüzlerini görebilmeye başlamıştım.
iaidoJapon Kılıcı (iaido) hobilerimden birisi. Yaygın görüşe göre felsefesi düşmanını tek hamlede öldürebilmektir diye özetleyebiliriz. Vaktiyle işimde de kullandığım bu felsefe sayesinde köşeye sıkıştırılan bir mikro-KOBİ müşterim, Türkiye devi bir firmadan tazminat kazanmıştı. Yedik onları!
İaido sanatında ileri düzey felsefede ise kılıca dokunmazsın bile. Düğşman gelir ve ya dost olur ya da kendi gider. Bunu özümsediğim için başka bir KOBİ müşterim köşeye sıkıştırılmıştı ve stratejik ortak statüsüyle masayı terk etti; cirosu tek hamlede 3,5 kat artırıldı, ödeme vade 1/3 yapıldı, 0,5milyonluk bakiyesi ödendi ve daha bir sürü kazanım oldu. Onu ezmeye gelen dev firma, onur ve güven duygularıyla karşılandı, sonuç zafer!
Kılıç ve merhameti bir arada sunan bir kıssa paylaşayım ister misin?
Kılıç acaba ustasının enerjisini alır mı diye merak edilmiş ve hırçınlığıyla meşhur bir ustanın elinden çıkan bir kılıç alınmış. Bir de merhametli, herkese iyi niyetli, kibar yaklaşan bir ustanın kılıcı alınmış. Yaprakların bolca aktığı bir nehirde iki kılıcı da saplamışlar. Yapraklar bir kılıca gelerek ikiye ayrılırken, diğer kılıca yaklaşan yapraklar kılıcın kenarından geçiyormuş. Tahmin etmişsindir kimin kılıcı olduğunu.
Merhamet, onur ve ahlak temel ulusal değerlerimizden ve bu beşeri sermaye seni daha da güçlü kılar.
Beğenmediğin durumlarda hoş bir şey göremeyebilirsin, görmek istemiyor da olabilirsin. Karşıtlığını korumak istiyor olabilirsin.
Ama ahlakı bırakmamalısın!
barış2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzla blogu zenginleştirdiğiniz için teşekkürler :)))