Geçtiğimiz günlerde sevgili arkadaşım Tülay Yıldız'dan bir mail aldım.
Business Network International grubumuzun başkanı olarak, grup üyelerini motive eden haftalık mesajlar atıyor Tülay ve çok da başarılı.
Ufak bir reklam; şirketlere işletme koçluğu sundukları Özgür Kaşifler firmasının da yönetici ortağı ve orada da gayet başarılı. O yüzden sitesine bakın derim: http://ozgurkasifler.com/
Neyse, bu sevgili Tülay'ın son maillerinden birisinde, hoş bir öykü paylaştı. Ben de sizinle paylaşmak istedim.
Fransa'da ağır işçilerin işleri hakkında ne düşündüklerini incelemek üzere araştırmayı yürüten bir görevli, bir inşaat alanına gönderilir.
Görevli ilk işçiye yaklaşır ve sorar:
- Ne yapıyorsun?
- Nesin sen, kör mü? diye öfkeyle bağırır işçi.
Bu parçalanması imkansız kayaları ilkel aletlerle kırıyor ve patronun emrettiği gibi bir araya yığıyorum. Cehennem sıcağında kan ter içinde kalıyorum. Bu çok ağır bir iş, ölümden beter.
Görevli hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci işçiye yaklaşır. Aynı soruyu sorar:
- Ne yapıyorsun?
İşçi cevap verir: Kayaları mimari bir plana uygun şekilde yerleştirebilmeleri için, kullanılabilir şekle getirmeye çalışıyorum. Bu ağır ve bazen monoton bir iş, ama karım ve çocuklarım için para gerekli, sonuçta işim var. Daha kötü de olabilirdi.
Biraz cesaretlenen görevli üçüncü işçiye doğru ilerler.
- Ya sen ne yapıyorsun diye sorar.
-"Görmüyor musun?" der işçi kollarını gökyüzüne kaldırarak. "Bir katedral yapıyorum."
Bu hikayenin enteresan tarafı her üç işçinin de aynı işi yapıyor olmaları.
Görmeyi seçtiğiniz yol sizin tutumunuza bağlıdır. Anladınız siz onu :)Siz ne yapıyorsunuz peki bu hayatta? Cehennemleri mi yaşıyorsunuz, yoksa katedral mi inşa ediyorsunuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzla blogu zenginleştirdiğiniz için teşekkürler :)))