22 Ağustos 2010 Pazar

Allah mı, babam mı?

Geçen gün sohbetler öyle bir konuya geldi ki, elde alkol, ağızda din...
Önce iki kişi konuşuyordu, birisi düşüncede muhafazakar, görünüş gece kızı; diğeri ise görünüşte bir özellik yok, düşüncede birlik inancı.
Beyimiz kızımıza Allah'ın gereksizliğini anlatırken, sahilden kalkmış da gelmiş imajındaki hanım kızımız da dininin fayda ve kazandırdığı güçleri aktarıyordu.
İşin hoş tarafı, iki tarafın da bir inancının olması ve bunu ifade edebilmeleriydi... Boş değillerdi yani.
Ancak birbirlerine kendi fikirlerini empoze etme çabaları, kızımızın kalkması zorunluluğuyla şükür ki son buldu.
Ama bu sefer yeni bir tartışma doğduç
Kızımızın oturaklı ablasına, neden kardeşiyle ilgilenmediği serzenişleriyle baskılar peydah oldu.
Düşüncelerinin bir dayanağının olmaması, sesinin tok olmaması, yakışıksız yaklaşımlar, bu çarpık düşünceler yüzünden 3 gün sonra kimsenin fikrini özgürce ifade edemeyecek olması...
"Abla" ise, kardeşinin de bir birey olduğunu hatırlattı; onun da kendi aklı, kendi seçimleri olduğunu, birlik inancı-teklik inancı ya da inançsızlığın... Herkesin kendi yolunu kendisinin çizmesi...
Bu klişelerden ziyade dikkatimi çeken, elemanın bu yaklaşıma yorumuydu;
"Haklısın" diyordu, "herkesin bir fikir özgürlüğü var ve kendi yolunu kendi çizer" dedi, "ama" diye devam etti; "ama bu insanlar yüzünden biz fikrimizi söyleyemiyoruz..."
Sizce de bir tezatlık yok mu?
Odağımızda ideal gördüğümüz yer mi, mutlu olduğumuz yer mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzla blogu zenginleştirdiğiniz için teşekkürler :)))