9 Mayıs 2012 Çarşamba

İnanç Dediğin İşteştir

İnançtan dem vurur birçok kişi.
Geen gün ama enteresan bir deneyim yaşadım bu konuda ve kendime batıracak birkaç iğneyle çuvaldız buldum.
Yaşadığım bir sıkıntı sebebiyle, güzel sonuçlar doğuracağına inandığım bir konuda inancım sarsıldı.
Defterleri kapatıyordum, demek ki değilmiş dediğim bir an'a girmiştim.
Kendime kızıp, nasıl bunu öngöremedim diye söyleniyordum.
Bu sırada kızgınlığımı fark ettim, öyle ki ağlamk üzereydim ve sessiz çığlıklar attım evde.
Öfke?
Bu duyguyu unutmuştum, hayal kırıklığını da. Neydi değişen peki? Birçok kişinin bildiği gibi bir böceğe, taşa, toprağa, oluşa aşık olmam gibi aşığım bir insana. Aklıma gelen tek baskın değişim buydu. Haliyle bunun getirdiği çeşitli şeyler yaşıyordum, mesela tek değil eşli bir gelecek tasarlamak gibi.
Madm birşeyleri revize ettiğim bir süreçteyim, peki acaba inacımda da bir revizyon yapabilir miyim?
Mesela?
İnancım kaşılaştığım duumdan ötürü sarsıldı, değil mi?
Pekala biz demiyor muyuz eğitimlerde, koçluk seanslarında, karşılaştıklarımız kendi sorumluluğumuzdadır, rahatsız isek çözümüne biz el atmalıyız diye.
Düşündüm, inanç da işteş aslında diye. İnanan ve inanılan diye iki öznesi var. Ben burada inanan olarak pasifim belki ama rolümü aktifleştirmeliyim.
İnandığım şeyin olmaması sebebiyle konuyu kapatmadım inancımın, isteğimin arkasında durdum. Biraz sert oldu heyecanla, ama çözdüm sonunda.
İnançlar da işteştir. İşteş olan herşeyde olduğu gibi, ilişki, iletişim, ortaklık vs benim de paylarım var ve o halde benim de sorumlulularım var.
Nietzche de Tanrıya küstüğünde, dizginleri eline alıp sürecin sorumluluğunu üstlenmeliydi sanırım.
Ya siz? 
İnançlarınızı düşünün; kendinize dair, ilişkinize dair, işinize dair, yaradılışınıza dair. Yeterince sorumluluklarınızı yerine getiriyor musunuz?
Kaybettiğiniz inaçlarınızı düşünün. Yeterince sorumlu davrandınız mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzla blogu zenginleştirdiğiniz için teşekkürler :)))