Hizmetlerimi genelde herkesin faynalabileceği şekilde
geliştiriyorum ama bir hizmetim var ki spesifik bir pazarı var.
İlla bir isim gerekiyorsa, adını tasarım koçluğu koyuyorum, çünkü tasarımlar için koçluk becerileri
içeriyor.
Hani kötü komşu insanı ev sahibi yaptırırmış ya, bu hizmet de böyle doğdu zaten.
Hani kötü komşu insanı ev sahibi yaptırırmış ya, bu hizmet de böyle doğdu zaten.
Tasarımcı arkadaşlar olsun, çalıştığım ajans yetkilileri
olsun beni bezdirince geliştirdim.
Özetle giriş yapayım: tasarım ihtiyacı olan müşterinin
talebini alıyorum ve hatta koçluk becerileri sayesinde onun anlattıklarının ardındakileri
de ortaya koyuyorum ve birlikte bir tasarımın taslaklarını çıkarmış oluyoruz. Sonra
da bunu güvendiğim bir tasarımcıya yönlendiriyorum. Orijinallik konusunda en
güvendiğim tasarımcılardan birinin kapısını çalıyorum genelde.
Ona tarifte bulunuyorum, “şöyle bir imge üzerinde
çalışacaksın, şu motifleri deneyebilirsin, özellikle şu ve şu renklerde
yürümeni bekliyorum…”
Sonuç? Kardeşim benim iskeletini oluşturduğum yapıda
tasarımını yapıyor. Ben de bunu müşteriye yolluyorum.
Bugüne kadar beğenilmeyen sonuç çıkmadı. (Dürüst olayım, bir müşterimiz çalışmanın sonunda fikir değiştirmişti, ama o ayrı bir konu, bu hizmeti gölgelemiyor.)
Mesela kendine sarı bir güneş şeklinde logo istiyordu bir
arkadaşım. Çalışmamız neticesinde turuncu renkte + işaretinde buldu kendisini.
İnternetten beğendiği mavi bir elma görseli üzerine kart
tasarlamak isteyen bir başka girişim vardı. Çalışmamız ile su damlasını andıran
bir ateş ile kendilerini çok iyi ifade etmeye başladılar, üstelik de 3 ayrı
renkle.
Nasıl?
Çalışma sırasında girişimin temellendiği değerleri
belirledik koçluk teknikleriyle. Bunları metaforlaştırdım ve metaforlara da
başka bir anlam yüklemelerini sağladım. Çalışma sırasında bazı duygu
yoğunlukları olduğunu gözledim ve kimi zaman su gibi dingin kimi zaman ateş
gibi canlı olduklarını gördüm. Bunları geri bildirim sırasında paylaştım ve 3
değeri yansıtan 3 renk bulutunda ortak payda yakaladık. Bu bulutlar da öyle
şekillerde olacak ki hem ateş hem suyu andıracaktı. Burada da tasarımcının
hünerleri giriyor zaten devreye.
Sonuç? Süperdi.
Öyküsü girişimcisinden doğan, yani anlamı olan bir logo!
Öykünün ne işi var girişimde?
Başarılı iş hayatlarına bakarsanız, hepsinin bir öyküsü var.
Bu öyküler de süper başarılarla dolu değildir. Zaten başarının sırrı
başarısızlıklarda bile adım atabilmekte. Bu da motivasyonla olur. Motivasyon kaynağınızı
eğer hızlı hatırlayabileceğiniz bir totem misali yaparsanız ve hatta bunu
kurumsal kimlik çalışmanızda ortaya çıkarabilirseniz, özellikle birkaç kişilik
küçük girişimlerde kendinizden, kendi değerlerinizden ve hedeflerinizden
kendiliğinden motivasyona sahip olursunuz.
Benim burada üzerinde durmaya çalıştığım nokta bu zaten. Açıkçası
ben gayet yoruluyorum kendi işimi yaparken, ancak her yorgunlukta, kartımı
elime alıyorum ve o sırada ben farkında dahi olmadan bilincime mesajlar yağıyor
logom aracılığıyla, renklerim aracılığıyla.
Aslında öykü koçluğu da diyebilirim buna. Çünkü kişinin olsun, girişimin olsun, öykülerini ortaya çıkarıp görsellik kazanmasına yardımcı oluyorum.
Peki bu şeyleri neden bir ajansla yapmıyorum? Çünkü vaktiyle
görüştüğüm ajans yetkililerinde “ben/biz daha iyisini biliyoruz, işimize
karışma” edası vardı buram buram. Ben de sıkılmıştım bu egoyla haşır neşir
olmaktan, talep oldukça kendim ve çevremle cevap vermeye çalışmıştım.
Ha bu çalışmanın sektörde bir ünvanı varmış, "art director (sanat yönetmeni)". Ama bunu konuştuğum uzmanlar ise düzeltiyor ünvanı; “senin yaptığın sana yönetmenliği değil, işlevsel sanat yönetmenliği” diyorlar.
Eğer siz de görsel ifadelerinizden, tasarımlarınızdan memnun değilseniz, olamıyorsanız, cozum@mustep.com adresine mail atabilirsiniz.
Veya tasarım ajansınızdan size koçluk uygulamalarını
isteyebilirsiniz. Çünkü “uydurma” dediğim, sizden uzakta, kendi masabaşlarında,
sektörel trendlere odaklı hazırladıkları basma kalıp ürünler oluyor genelde
gördüklerim ve ben bunu uydurma olarak tanımlıyorum, bir şeyleri size uydurmaya
çalışıyorlar…
Reklam tasarım ajansları ise, “ben bilirim” koltuklarından
inip hizmet geliştiren çalışmalara katılabilirler.
Neden?
- Çünkü böylece gereksiz tasarımlarla emek kaybı olmayacak.
- Talebinizi ortaya döküp cevap alabileceğiniz için tatmin kaybı olmayacak.
- İşlevsiz sonuçlardan ötürü para kaybı olmayacak.
- Hatta görsellik sayesinde motivasyon kazancınız olacak.
- Hatta sizin öngördüğünüzden bile etkili ürünler elde edeceksiniz.
Daha detaylı paylaşımlar için çekinmeden sorabilirsiniz, illa
müşterim olmanız gerekmiyor: cozum@mustep.com,
Mustafa Emin Palaz
Yaşam ve Girişimci Koçluğu
Mustafa Emin Palaz
Yaşam ve Girişimci Koçluğu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzla blogu zenginleştirdiğiniz için teşekkürler :)))