Geçenlerde bahsettiğim kötü bir eğitmenlik deneyiminden sonra (tıklayabilirsiniz), çok güzel sunumlarla karşılaştım ve zihnimin pası silindi.
Düşler Akademisi projelerinden zaman zaman bahsediyorum. 2011-2012 sezonu için gönüllü olacak arkadaşlar ve gönüllü eğitmenlerin buluştuğu, tanışma ve gönüllülük eğitim programı vardı.
Eğitmenimiz, Psikolog Betül Bozkurt, akademinin de kişisel gelişim atölyesini icra ediyor.
Samimi birisi zaten, eğitim sırasında gözleri parlıyor, sesi gürlüyor, sizi sarıyor enerjisiyle.
Sosyal bir sorumluluk taşıdığının farkında ve haklı gururunu taşıyor. Ayrıca gözlerinde de teşekkür ettiğini okuyabiliyorsunuz; sizin de sosyal duygular içinde olmanızdan ötürü teşekkür ediyor resmen, çünkü sizin de farkında.
Sıcak, samimi teknikler, katılımcıları konuşturma becerisi, uzman ve kaliteli bir eğitmen olduğunun göstergelerinden birkaçı.
Ama başkaları da vardı orada sunum yapan, kimisi uzun, kimisi kısa. Ve diğer arkadaşlar da başarılıydı. Gayet samimi, rahat, esprili... Bildiğim kadarıyla da eğitmen değillerdi, en azından bazıları.
Hem sunum becerileri açısından profesyonel deneyimi olmayıp hem de başarılı sonuçlar almak düşündürttü.
Ben bunu sorgularken cevap belirdi; ortak olan şey, hem Betül'ün hem diğer arkadaşların gözlerindeki ışıltı, bu işi gönülden yaptıklarını gösteriyordu.
Eğitmen arkadaşlar, ister gönüllülük eğitiminde eğitmen olun, ister kurumlarda intranet yoluyla veri aktarımında güvenlik çözümleri eğitmeni olun... Gönlünüzü verin önce.
Eğitmenlerin heyecanı salonu kaplayınca hedefe daha verimli ulaşılıyor.
Teşekkürler Betül
Not: www.duslerakademisi.org üzerinden ulaşabileceğiniz Düşler Akademisi projelerine, bu sene daha çok yer vereceğim. Benim de gönüllüsü olduğum atölyelere katılmak için akademiyle iletişime geçmeniz yeterli.
At yetiştiricisi, böcek terbiyecisi, kaplumbağa terapisti, didgeridoo üfleyicisi, kılıç sanatçısı, kriz çözücü ve insan
düşler akademisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
düşler akademisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10 Ekim 2011 Pazartesi
1 Temmuz 2010 Perşembe
Düşler Akademisi'ni değerlendirdik

1 yıllık geçmişte tanıştığım ve son yıllarımın benim için en anlamlı insanlarından pilates eğitmenimiz Sem Tutal'dan zaten birçok dostuma övgüyle bahsetmişimdir.
Yine onun kadar samimi, kardeşi Ercan Abi (Tutal) ile tanışmıştım bir sulu İstanbul gününde ve Sanat-çı Engel Tanımaz sloganıyla yürüttüğü Düşler Akademisi'yle de.
Bir döneminde de gönüllü olma şerefine eriştim bu akademinin.
Bugünse neler yaptığımızdan, rapor olarak bilgilendik.
Hangi atölyelere kaç öğrenci katıldı, kaç gönüllü destek verdi, ne kadar sürdü ve bunların ekonomik değeri, projenin sürdürülebilirliği, topluma kattıkları, bizlere kattıkları, mevcut ve olası sosyal etkileri...
Belirlenen zamanlamasını 1 saat kadar aşsa dahi, çalışma dönemindeki yakınlaşmadan mıdır, projenin samimi çekiciliğinden midir, kimse kalkıp gitmedi. Hmm, sadece Danny, işi olduğu için ayrılmak zorunda kaldı, o kadar.
Çok dernekte bulundum, gönüllü olarak, katılımcı olarak, vs... Ama sanırım ilk kez bu kadar sıcak bir ortamla karşılaştım.
Düşler Akademisi, Alternatif Yaşam Derneği'nin (http://www.ayder.org.tr/) bir oluşumu. Henüz Ayder'in etkinlikleriyle tanışamadım, ancak duyduğum kadarıyla Düşler Akademisi kadar dolu, hatta daha da dolu ve efektif geçiyormuş.
Sonuçta kurulup da gönüllü ve eğitmenlere terk edilen bir çalışma değil, başkanıyla, yetkilileriyle beraber birşeyler yapıyoruz. Ve evet, birşeyler yapıyoruz, yani gözle görülür sonuçlar elde edebiliyoruz, öylesine toplanmış, engelli çocukların eline darbuka verilip de oyalamaca yapılmıyor, Social Inclusion Band ve Düşler Kumpanyası diye iki ayrı marka, iki ayrı ekonomik değer yaratacak kadar ciddi bir şeyler yapıyoruz orada.
İşin ekonomik boyutunu da gözler önüne serdiler. Projenin etkinliğinin takibi konusunda Mikado Danışmanlık faaliyet yürütüyor ve yakında bir ara rapor yayınlayacakmış. Ancak şu an için eldeki verilere göre yaklaşık 290.000 TL gibi bir rakama ulaşılmış oluyor sadece bu yıl için, fiilen tüketilmeyen, ancak destekler sayesinde yararlanılan değer olarak.
Ayrıca buna yaklaşık olarak toplamda 150.000TL değerinde de eğitmen ve gönüllü desteğinin değeri eklenirse, yine sadece ve sadece 2009-2010 dönemi için, toplamda 440.000TL'lik, nakdi yatırım tüketilmeden değer yaratılmış oluyor. Ne dersiniz? Hoş bir ekonomi değil mi?
Dedim ya, benim tanışmam çok taze, ama yaşadığım sıcak atmosfer...
Neler yaşadım pekala orada?
Hmm, o kadar çok sayıda, o kadar derin duygulara hitap eden anılardan sadece ilk akla gelenleri söyleyeyim;
Kapanış günü, otistik tanısı konmuş, ancak bana göre sadece kiminle iletişime geçeceğini seçen bir öğrencimizin, bana sarılması... Aklıma geldikçe gözlerim kımıl kımıl oluyor.
Gönüllüsü olduğum atölyenin öğrencilerinden birinin "sizi çok seviyorum hocam" şeklinde konuşması, oysa gözleriyle görmedi bile beni...
Bir başka öğrencinin, iki hafta yoğunluklarımdan ötürü gidemedim diye, gördüğünde hesap sorup, beni özlediğini söylemesi...
Bir zihinsel dezavantajlı öğrencimize, gitar çalmayı bilmiyorken, ritm tutmayı gösterebilmek...
"Engelli bir çocuğum var" psikolojisine gömülmüş bazı velileri gözlemlemek...
Yazdıkça yazasım geliyor açıkçası.
Sanırım yaz aylarında, İzmir'de yürütülen Alternatif Yaşam Kampı'na katılamayacağım, ama bir sonraki dönem için, İstanbul atölyelerinde daha da aktif olmayı planlıyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)