28 Şubat 2012 Salı

Taraftar Olmak Tutkal Olmak Mı?


Taraftarlar ne anlıyor diye hep merak ederdim. Ne buluyorlar da bu kadar gürültü kopuyor?
Haftasonu metro ile Taksim'e geçtiğimde birşeyler fark etmeye başladım sanırım. Hoş bir tutkuları vardı. Sanırım bir şeyin parçası olarak hayata tutunmayı kolaylaştırıyor bu takım sevdası. (Şimdi düşününce mantıklı geliyor tabi)
Hoş da bir şey, çünkü bu tutku başkalarının yüzlerinde de gülümseme yaratıyordu, metroda o insanları izleyen diğer insanların yüzlerinde de hoş tebessümler vardı.
Galiba dedim, karar miktarı bu, fazlası gürültü ve rahatsızlık...
Cümlemi bitirmeme fırsat kalmadı ki koca bir grup Galatasaraylı, Fenerbahçe'ye methiyeler okumaya başladı, metronun içinde bağıra çağıra marşlar okumaya başladı.
Yürüyen merdivenlerin sac kenarlarına vurarak, sağa sola yumruklar sallayarak, küfürler savurarak... Ellerdeki bira şişelerinden midir bu coşku(!), grubun birbirini gaza getirmesinden midir, saf takım aşkından mıdır, yoksa E; Hepsi!
Neyse, ben konuma döneyim... Tutku... Abartınca tutkal ya da acı veren aşk gibi oluyor anlaşılan; hem aşığa hem maşuğa hem de tanık olana! Üniversitenin ilk yıllarında, yurtta kalırken, GS'nin borçlarından ötürü önümde ağlayan bir ultraslanlı geldi aklıma.
Dipnot: ağlayan ultraslanlı ve metrodaki kargaşanın mimarı ultraslanlı diye onlara karşı bir cephem olduğunu düşünmesin Galatasaraylı arkadaşlarım :) Zira ilk taraftar görmüşlüğüm de seneler önce Olympiakos-GS maçı öncesinde ultraslan taraftarlarıydı, ot çekip, alkol alıp küfürlü bekleyişleri vardı yine :) Lakin öğrendiğim kadarıyla her takımda varmış böyleleri :s
Ve öyle ya da böyle, ilk 11'ini bilmesem de kanımı kesseniz siyah beyaz akar, eminim :)))

1 yorum:

  1. Ben taraftarlığın, saklı olan duyguların açığa vurulumu ya da bir şeyin parçası olarak hayata tutunmak(ki bu biraz çaresizlik emaresi gibi) olduğunu düşünmüyorum. Bunların hepsi karşılık gerektiren şeyler...Oysa bendeki GS aşkı karşılıksız mesela...

    Ben insanın sosyoekonomik, kültürel ve subjektif değerleri doğrultusunda taraftarlıkları ile sınıflandığını düşünüyorum. Duygusal ve davranışsal olarak sınırları olduğuna inanıyor, aşırısının gürültü olduğu yorumuna katılıyorum.

    Eline sağlık, 74 milyonu ilgilendiren bir yazı olmuş :))

    Tuğberk

    YanıtlaSil

Yorumunuzla blogu zenginleştirdiğiniz için teşekkürler :)))