25 Ocak 2012 Çarşamba

Dam Başında Saksağan Bile, Damın Başındadır

Sistemler kurarız(!) Henry Ford gibi, sonra insanı unuturuz.
"İnsana hizmet ediyoruz, insan hizmet ediyor" der, esneriz. Bu sefer de bir sistemin varlığını unuturuz. Yok mu ortası?
Sağlam, "güvenilir" sistemler de genelde büyük kurumlar oluyor. Ama çarklar o kadar büyük ve güçlü işliyor ki, toleransları bile içinde ve ha varsın ha yoksun...
Ben kendimi orada hissedemiyorsam, neden var olayım? Hata yaptığımda fark edilmeyecekse, katma değerim çok çok küçükse...
Ne demiş Maslow? "İnsan varlığını hissetmek ister" Sistemleri, kendinizi de hissedebileceğiniz şekilde reorganize edin.
Belki her çalışan, o işletmenin bel kemiği değildir, belki o olmasa da yerine başkalarını koyarak yürüyebilirsiniz, ama şu an o var ve O, başkalarının yapamayacağı, özgün birşeye sahiptir. Bunu keşfedip işleyebildiğiniz takdirde, onun verimini artırdığınız gibi, katma değeriniz de yükselmez mi?
Dam başında saksağan bile, damın başındadır, özgündür, orada olduğunu bir şekilde FARK ederiz, ettirir...
*Kısalaşmak istiyorum hayatımda. Bu blog yazımı da, kısa paylaşımlarından feyz aldığım Ahmet Eryılmaz'a atfediyorum.

2 yorum:

  1. İnsan vs. sistem.
    Küçücük bir parça sistemi aksatır ya da bozar.
    Ustalık o parçayı tanımakta.
    Sınırları nedir? Ömrü nedir? Nasıl bakılır?

    Bir kısaltma denemesi daha.
    Sevgiler.
    ae

    YanıtlaSil
  2. Mesajı ilk okuduğumda inanç ve sistem olarak algıladım :) insanın krank mili inançtır diyebilir miyiz hocam?
    inancımıza göre ekolojiler ediniriz, o ekolojiden sistemler kurarız, ekosistemimizde yürürüz. galiba mihenk, ekomuzun farkına varıp, ona göre ekosistemler aramakta, kurmakta... ne dersiniz?

    YanıtlaSil

Yorumunuzla blogu zenginleştirdiğiniz için teşekkürler :)))